8 Eylül 2009 Salı

Ne Sihirdir Ne İstatistik…


İhsan Dağı Gerçekle İlgileniyor mu?

İstatistik ciddi bir iş.
Bir şeyleri saydınız mı , onun hakkında artık reddedilemeyecek bazı hakikatlere vakıf olmuş sayarsınız kendinizi. İhsan Dağı yeni yazısında ülkede Türk’lerin Kürt’lerle beraber yaşamak isteğinin daha az olduğunu bir kamuoyu araştırmasına dayanarak kendince gösteriyor. Yazıyı bölüm bölüm inceleyelim:

Kürt meselesini, bu meseleyi yaratanlar 'ayrılıkçılık' olarak niteledi. Kürt kimliğini öne çıkaranlar ya 'şaki' idi veya 'bölücü'. Devlet meseleyi böyle 'paketledi' ve halka böyle anlattı.
Resmî söylem zaman içinde, terörün de etkisiyle toplumu derinden etkiledi.
Sonuçta öyle bir tablo çıktı ki, tam bir garabet. Seta-Pollmark araştırmasına göre Türk kökenlilerin % 71'i Kürtlerin ayrı bir devlet istediğini düşünüyor. Bilgesam'ın bulgularına göre ise bağımsızlık isteyen Kürtlerin oranı % 10.


Kürt meselesi bu paragrafa göre aslında Türklerin bir uydurması, paranoyası veya adına her ne derseniz. 1800lerden bu yana 39 Kürt isyanından bahsediliyor. Hadi diyelim son çatışmalarda kültürel haklar vs hedefti ki hedefin bağımsızlık olduğunu PKK daha en başında söylüyordu. Yani Kürt’lerin ayrı bir devlet isteğiyle Türk devletine silah çekmeleri bir yanılgı değil. Dolayısıyla kendini Kürt’lerin temsilcisi olarak sunan ve buna da kendi etnik grubundan hiçbir istatistiksel itiraz yükselmeyen bir terör örgütünün hedefleri konusunda İhsan Bey Türk halkının acaba ne düşünmesini beklerdi? Sorulacak asıl soru şu: Neden bağımsızlık talebi olmayan %90lık çoğunluktan PKK’ı açıkça kınayan hiçbir ses duymuyoruz? Dolayısıyla “bağımsızlık isteyen %10” bulgusu hiç de anlamlı görünmüyor. Bu çelişkiden dolayıdır ki Türk halkının kahir ekseriyeti samimiyetsizliği fark edebiliyor.

İşte Türkiye'nin sorunu bu: Kürtlerin ne istediğine dair 'olgu' ile 'algı' böylesine farklılaşmış. Nedeni ne olursa olsun Türkler arasında bir 'bölünme korkusu', Kürtlere yönelik bir 'güven' erozyonu var. Sorunun düğümlendiği yer burası; düğümün çözüleceği yer de... Türkleri kim ikna edecek Kürtlerin ayrılmak istemediklerine? Peki, Türkler Kürtlerle birlikte yaşamak istiyorlar mı?

Nedeni ne olursa olsun…” böyle bir ifade kullanılabilir mi? Bu ülkenin askerini öğretmenini kundaktaki bebeğini katleden ve bağımsızlık isteyen sonra ağız değiştiren ama en nihayetinde isteklerini Türk toplumuna silahla ve tehditle kabul ettirmeye çalışan ırkçı bir terör örgütü var ortada ve İhsan Bey “Nedeni ne olursa olsun…” diyebiliyor. Daha başka ne gibi bir neden arzularlardı bilmem ama Türk devletine silah çekmiş bir örgütü hem hiç kınamayıp hem de bağımsızlık istemediğini söyleyen bir topluluğun güven erozyonu yaratmasını, yadırgamak saçma olmaz mı? İhsan Bey’in PKK sempatizanı veya militanı bir komşusu olsa acaba bu kadar rahatça güven erozyonundan bahsedebilir miydi? Büyük şehirlerde ulaşımı kesen, devlet araçlarına zarar veren, can ve mal güvenliğine tecavüz eden etnik ırkçı örgüt militanları cirit atarken İhsan Bey aynı toptancılıktan dolayı acaba neden etnik siyasetçileri suçlamıyor?

Öneğin, Türklerin % 57'si Kürtler hakkında 'iyi kanaat' sahibiyken Kürtlerin % 86'sı Türklere yönelik 'iyi kanaat' taşıyor. Türkler arasında Kürtlere ilişkin 'kötü kanaat' taşıyanların oranı % 25. Türklere yönelik 'kötü kanaat' sahibi Kürtlerin oranı ise %7.

Bunda şaşacak ne var anlayamadım. Ülkedeki Kürt nüfusun zaten yarıdan fazlası batıda yaşıyor, iş kuruyor, mal mülk ediniyor. Hiç kimse de onlara bu konuda ayrımcılık falan uygulamıyor ve zaten uygulamamalı da… Neden batıda yaşayan Kürt kökenli bir yurttaşımız bir Türk’ten rahatsız olmalı ki? Buna mukabil memlekette sayıları on binleri bulan şehit verilmiş ve bu şehitler, kendilerini Türk adından silahla, kanla ayırmak isteyen insanların yüzünden verilmiş… Bu sayıları olduğu gibi ortaya koyup da “Türkler bölünmeyi daha çok istiyor!” demek bu hakikatleri hiç görmemek demektir. Bu sayıları böylece ortaya koymak demek şehitlerle, şehit aileleriyle dalga geçmek demektir.


Benzer bir sonuç, karışık evliliklere yönelik tutumda da çıkıyor. Bir Kürt'ün evlilik bağıyla yakın akraba olmasından rahatsız olup olmayacakları sorusuna Türklerin % 70'i 'hayır, olmayız' diyor. Rahatsız olacağını belirten Türklerin oranı % 24. Türk'le evlilikten rahatsız olmayacağını söyleyen Kürtlerin oranı ise % 87. Rahatsızlık belirten Kürtler % 11. Bu rakamlar genelde iyi. Son 25 yıllık sıcak çatışmaya rağmen hâlâ birlikte yaşamaya, evliliklerle akraba olmaya ciddi bir direnç yok. İki halk sosyal ilişkiler zemininde ayrışmış değil.
Ancak yine de dikkatinizi Türk kökenlilerin nasıl farklılaştıklarına çekmek istiyorum. Türklerin dörtte biri Kürtlerle evlilik yoluyla akraba olunmaktan rahatsızlığını beyan ediyor ki az değil.


Araştırmada gene doğu ve batıdaki yerleşimlere bakılıp bakılmadığından bahsedilmemiş. Terörün Türk toplumuna ne ifade etiğini göz önüne almazsanız bu rakamlar sadece ırkçı veriler olarak kalır. Acaba ırkçı terörün söylemlerine benzer bir söylem Kürt toplumunda geçerli olduğu kadar, nitekim etnik ırkçı terör destekçisi bir partinin aldığı oy oranı belli, Türk toplumunda geçerli olsaydı sonuç ne olurdu? Bundan dolayı Türk toplumunda, maneviyatı hiç tanımayan açıkça ırkçı ve ,ayrılıkçı bir terör örgütünün , kendi etnik grubundaki samimiyetsiz suskunlukla güçlenen temsil imajının göz önüne alınmadığını sanırsanız bu tip rakamlarla rahatlıkla Türk toplumunu suçlamanız mümkündür.


Ayrıca, Türklerin % 75'i, Kürtlerin ise % 92'si diğer etnik grupla 'yakın arkadaş' olabileceklerini belirtiyor. Yakın arkadaş olamayacağını söyleyen Türkler % 19, Kürtler ise % 6. Yani arkadaşlığa sıcak bakmayanların Türkler arasındaki sayısı Kürtlere göre üç kat fazla.
Bu tablo Kürtlerin birlikte yaşama isteğinin Türklerden daha yüksek olduğunu gösteriyor. Devletin neredeyse son yüz yıldır yürüttüğü 'Kürt siyaseti'nin yarattığı bütün olumsuz sonuçlara, binlerce faili meçhule, yasaklanan Kürtçeye, boşaltılan binlerce köye, yaşanan büyük iç göçe ve bunun getirdiği yoksulluğa ve yoksunluğa rağmen Kürtlerin birlikte yaşama iradeleri çok 'değerli'.



Daha evvel de sebebini belirttik biraz daha açalım. “Türk’le yakın arkadaş olmakla Kürt’le yakın arkadaş olmak” arasındaki sosyolojik farkı göz önüne almadan bu rakamlar ancak etnik ırkçılığın kindarlığına bir mesnet teşkil etmekte anlamlı olabilir. Her şeyden evvel şehirleşmeyle dahi önüne geçilemeyen bir kapalı toplumda bu tip bir arkadaşlık “dışarıyla temas”, geleneklerden bir kopuş, özgürleşme, çeşitlenme anlamına gelir. Türk toplumu büyük kültürün toplumudur ve etnisiteyi aşan bir heterojenitenin vasatıdır. İlişkileri daha gevşek, gelenekleri daha esnek, davranış çeşitliliği daha fazladır. Türk toplumunda, açık bir huzursuzluk yaratmayan herkes için yer vardır.

Etnik toplumda ise geleneğe ve akrabalığa sıkı bağlılık esastır. Şehirleşmeyle beraber evliliklerin artması, ve Kürt toplumunda, nispeten daha açık topluma duyulan özlemin, büyük kültüre özenmenin sonucudur, bu açıdan büyük kültür mensubu için küçük kültürle temasta özendiriciler çok daha azdır. Hele bir de araya açık bir isyan ve kan girmişse, büyük kültürün toplumsal hayatında ciddi bir huzursuzluk başlar. Kendini ancak gelenek ve akrabalıkla ifade edebilen bir topluluğun bir de söze kendi temsilcilerinin şiddetine karşı suskunluğu ciddi bir rahatsızlık kaynağı haline gelir. Bu arkadaşlık verilerinde de “sorumluluk” zımnen ve kasten Türk adına yüklenmektedir.



Sonuç: Türkiye'de yaklaşık % 20-25'lik bir Türk kitlenin Kürtlerle birlikte yaşama iradesinde bir gevşeme gözlemleniyor. Türkler arasında 'ayrılıkçı' fikirler daha yaygın. CHP ve MHP'nin Kürt meselesine yaklaşımları bu kitleyi daha da büyütebilir. Siyaseti bu kesimlerin 'kötü kanaatleri', 'rahatsızlıkları', 'sosyal mesafesi' ekseninde yaparsak Türkiye'yi böleriz.
Devletin neredeyse yüz yıldır yürüttüğü yanlış Kürt siyaseti Kürtlerin Türklerle birlikte yaşama iradesini ortadan kaldırmadı, ama Türk halkının sosyal ilişkilere yansıyan olumsuz tutumları ve dışlayıcı tavırları Kürtleri bu ülküden koparabilir. A. Turan Alkan'ın dünkü uyarısını dikkate alalım: 'Bir ülkeyi, milliyetçilerinden başka kimse bölemez'


Hayır. İhsan Bey bu araştırmayı bu şekilde yorumlayarak açıkça Türk toplumunu itham ediyor. Bahsettiği gibi bir ayrılma isteğinin toplumsal sonuçlarını hayal bile etmeksizin, Türk halkına böyle bühtan etmesi ahlâkla bağdaşmıyor.

Türk toplumunda “beraber yaşama iradesinde” bir zayıflama olsa veya açıkça ayrılmak gibi bir fikir yerleşmiş olsa bu gün şehirlerde çok ciddi çatışmalar olurdu. Neden İhsan Bey çatışmaların otobüs yakmaların hep belli mahallelerde olduğundan hiç bahsetmiyor? İhsan Bey ve benzerlerinin yapmak istediği sanırım şu: Türk toplumunun kültür kodlarında olmayan ırkçı bir ayrımcılığı, birtakım yanlı ve yanlış verilerle sürekli yoktan var etmeye çalışmak ve en sonunda yarattıkları şiddet ortamında hümanist haklılıklarını kendilerine ispat etmek.


Meselâ sürekli Türk bayrağına saldırılan, barikatlar kurulan, mafyalaşılan, etnik mahallelerin dehşetini sorgulamak ve anlamak yerine, komşusuna helva götüren ama olaylardan tedirgin olan Ayşe Teyze’den ayrılıkçı militan yaratma gayreti başka nasıl bir patoloji ile açıklanabilir?
Devletin yüzyıldır yürüttüğü Kürt siyasetinde yanlışlıklar vardır kabul de yüz küsur yıldır, kullanıldıklarını itiraf eden, Şeyh Sait’ten Apo’ya kadar eli kanlı etnik ırkçıların bu işte hiç mi kabahati yoktur?





4 yorum:

Adsız dedi ki...

insaf yahu hırsızın hiç mi suçu yok, söylediğiniz gibi ah şu ayşe teyze yok mu, onun yüzünden memleket bölünecek; yoksa 40 000 insanın ölümü milyarlarca doların boşa harcanması falan laf.
kadir kıymet bilmek lazım.

Afşar Çelik dedi ki...

Tabii canım, şu Ayşe Teyze de olmasa, teröriste, azgına kudurguna karşı hiç tepki vermden mal gibi dursak, barış ne çabuk gelecek değil mi?

selcen dedi ki...

Ben asıl İ.Dağı gibilerine tahammül edemiyorum.Çandar, Cemal vs Kasr-ı Kanco'da(Ahmet Türk'ün dedesinin konağı)alayı vala ile ağırlanıp,bu son isyan hakkında sohbetler ederken bu memlekette Türklerin yaşadığını,onların da duyguları olduğunu isteyerek unutup,"bu operasyonlar durmazsa pkk nasıl silahı bırakabilir ?" sorusunu sormaya utanmıyorlar.Aslını inkâr eden haramzade!!!!

Afşar Çelik dedi ki...

Ben diyorum ki tam tarafsız Mars yönetimine memleketi devredelim !