22 Eylül 2013 Pazar

Yeni Bir Kuvay-ı Milliye Derhal Kurulmalıdır

Milli bir cephe ihtiyacı son derece büyüktür.
Bu cephe Türk adının ve kimliğinin tekliği, Türkçe’nin tekliği, Türk millî egemenliğinin tartışılmazlığı üzerine kurulmalıdır.

Bu cephenin iki büyük üyesi MHP ve CHP olacaktır.
Bu iki partinin  siyasal İslâmcılık ve etnik Kürt ırkçılığı karşısında bir araya gelmeleri, yapılarındaki iki büyük çarpıklıktan kaynaklanıyor.

CHP lâiklikle ilgili bilinçli davranmakla beraber etnik ırkçılık karşısında  enternasyonalist ideolojisi yüzünden zayıf düşüyor.  Bu ideolojik zaaf ile bünyesinde hâlâ barındırdığı etnik ırkçı üyeler CHP’nin “Kuvay- Milliye”  mirasından uzak düşmesine sebep oluyor.

CHP Marksizmin etkisiyle saplandığı “ezilen halklar”, “halkların kardeşliği” söylemlerinde etnik ırkçı sosyalistlerin kendileriyle yanı şekilde düşünmediğini, düşünemeyeceğini fark edemiyor. Uluslaşmış sol ile etnik sol arasındaki farkı idrak edemiyor. Bu  yüzden etnik ırkçılığın, kendisini ideolojik zeminde kullanmasına bir türlü engel olamıyor.

MHP’nin zaafiyeti  de gene “ideolojik” olarak siyasal İslâmcılıktan bir türlü kopamaması.
Dini düşüncesinin merkezi haline getirmiş olduğundan “Türk’e göre”  düşünmek işinde ciddi zaafiyet gösteriyor MHP.

Ahlâk için dine muhtaç olunduğu kanaati MHP’de o kadar güçlü ki kendi varlık sebebini ancak dinî referanslarla ortaya koyabiliyor. Bu noktada da siyasal İslâmcı, ümmetçi AKP karşısında taklitçi durumuna düşüyor.

Ayrıca MHP’nin  en büyük büyük fikri zaafiyeti “dinden” bahsederken durmadan Arap tarihine atıfta bulunması. Asr-ı saadet dışında İslâm tarihi diye bir şey yok. Tarih milletlere göre oluşuyor. Hz. Peygamberden sonraki tarih bir döneme kadar Arap tarihidir. Talas muharebesinden sonrasında Türk katkısı başlamıştır.

Müslüman olmalarına rağmen asr-ı saadet de dahi Arap zihniyeti, Hz. Peygamber’in duyurduğu dinle, ancak “faydacı” temelde ilgilenmiştir.

Oysa siyasal Türk milliyetçiliği sahabeye adeta peygamber masumiyeti atfederek her birini birer referans kabul etmektedir. Bu durum onu fiilen siyasal İslâmcılıkla aynı çizgiye çekmektedir.

Müslüman Türkler için Hz. Peygamber’den başka örnek alınacak bir Arap yoktur ve olmamalıdır da. Çünkü din, yalnız ve ancak Hz. Peygamberin şahında, evrensel bir hüviyete bürünmüş, ondan sonra ise dinin içine, siyasal kavgaların, Arap faydacılığının ve kavmiyetçiliğinin hesapları ve yorumları girmiştir. Ak Parti işte bu hesapçılığın ve dinci fesatlığın vârisidir.

Ak  Parti, muhalefetin kendi içinde yaşadığı bu kimlik bölünmelerini sürekli istismar ederek, muhalefeti etkisiz hale getirmektedir. Muhalefetin bir ucundan siyasal İslâmcılığa diğer ucundan etnik ırkçılığa yönelmesi ancak  ülkeyi bölmek, Türk adını silmek için uğraşan BDP’nin  ve Ak Parti’nin işine gelmektedir.

Meclis muhalefet partileri yanlarına İP ve HEPAR’ı da alarak Türk vatanının  bölünmesine karşı  acilen bir güç birliği oluşturmalıdır.

Sözde yeni Türkiye Sevrciliğine karşı, yeni bir Kuvay-ı Milliye derhal kurulmalıdır.

2 yorum:

selcen dedi ki...

Kim okur kim dinler varak-ı mihr-ü vefayı.

Afşar Çelik dedi ki...

En azından siz okuyorsunuz, sağ olun, var olun.