Meclis
kürsüsünde, gözü yaşlı, dindar ve akil adam imajı ile tanınan bir siyasetçinin
bir başka vekile "cinsellik" şantajıyla saldırması artık her şeyi
iyice açık etti.
Her
topluluğun belli ahlâkî standardı
vardır.
Her
topluluk, "ne yapmaması gerektiğine" dair kabulüyle kendini ortaya
kor. Çünkü ahlâk ne yapılması gerektiğiyle değil, ne yapılmaması gerektiğiyle ilgili bir
standarttır.
Medenî
toplumlarda ne yapılmaması gerektiğiyle ilgili kahir ekseriyetle bir mutabakat
sağlandığı içindir ki o toplumlar medenîdir. Eğer bir toplumda ne yapılmaması
gerektiğine dair mutabakata güven tamsa ve bu mutabakat toplumun genel
karakteri olacak kadar yaygınsa, o toplumda fertlerin birbirlerine güvenleri,
dolayısıyla iş ahlâkı, dolayısıyla beyana dayalı hayat tarzı, dolayısıyla düşük
işlem maliyeti, dolayısıyla iktisadî tasarruf imkânları daha fazla olacağından,
hürriyet ve refahın böyle toplumlarda
yeşermesi tesadüf değildir.
Medenî
toplumlarda cinsellik, bir kınama ölçüsü olmaktan ziyade bir hürriyet meselesi
addedilir ve bundan dolayı onlarda tecavüz, ilkel toplumlara göre daha ağır bir
suçtur. Ülkemizde kadın ve çocuk
tecavüzlerinin ve çocuk tecavüzcülerin
sümenaltı edildiği, aile içi taciz ve
tecavüzlerin katlanarak arttığı, kadına yönelik şiddetin muhafazakârlaşan
toplumumuzda tırmandığı göz önünde bulundurulduğunda, ne demek istediğimiz daha
rahat anlaşılacaktır.
Cinselliği
bir hürriyet meselesi olarak ele aldığınızda, onu, ferdin tasarrufuna bırakmışsınız
demektir. Bu, onun kendini giyim kuşamla veya davranışla ifade etmesinden, zevk
edinmesine kadar değişik amaçlar için kullanabileceği haklardan biridir. Burada
bu hakkın kayıt ve şartı cinsel yaşamın paylaşıldığı kişilerin mutlak rızasının
edinilmesidir.
Mesele,
"Müslüman " olduğunu iddia eden Türk toplumunda, cinselliğin,
toplumsal düzenin neresine
oturtulacağıdır.
Birileri
sürekli İslâmiyet'te neyin nasıl olması gerektiğine dair fetvalar vermekte,
Müslüman Türk toplumunu da bu fetvalara
göre şekillendirmeye çalışmakta.
Bunu
tartışanlar, zinanın bir suç olmadığını
kabul etmekte beis görmemişlerdir.
Mesele
dinin ölçüleri değil aslında. Dinin, "herkese âmir ölçüleri" söylemi
tamamen paravan. Bu "Benim sözümün
üstüne söz söyleyemezsin!" kabadayılığının iki yüzlü bir söylenişi.
Mesele
dinciliğin ahlâk standardının toplumun
bilinç altına ( "bilinç dışı" terimini özellikle ukalâca
bulduğumu belirtmek istiyorum) kazınmasıdır. O standart da cinsel paranoyadır.
Dinci
için ahlâk, bir şeylerden çekinmek işidir ama o, neden, niçin çekinmesi gerektiğine dair akıl yürütemez. Dincinin imanının ilk aşaması
aklını susturmasıdır. Böylece dinini değişmez şekilde koruduğuna inanır.
Bu
ciddi bir korkunun ve sığınma arzusunun tezahürüdür. Aklını susturduğu için
korkusunun kökenlerine inemez. Buna mukabil ona Allah'tan korkması
öğretildiğinde, varlığını idrak edemediği yaratıcıya duyduğu imanla, korkularının sebepsizliğini bir araya
getirir ve Allah'tan korktuğunu sanır. Oysa, sadece sebepsiz korkularının köklenmesi için bir sebep bulmuştur o kadar. Korkularının
isimsizliğini Allah sanmak, dinci fanatizmin ve şiddetin temelidir.
Akıl
suskunluğuyla korkuların ve belki komplekslerin irdelenememesinin yarattığı
akıl karanlığında dinci, ahlâkı, ancak
kendisine telkin edilen şeyler kadar bilir.
Dinci,
aklı, imanının gereği olarak susturmakla işe başladığından, dinin hikmeti veya
maksadıyla ilgilenemez. Dolayısıyla dinin hakikatiyle ilgili bir ahlâkî çıkarımda da bulunamaz çünkü o
çıkarımı yapacak akıl makinesinin dişililerini gönüllü olarak kırmıştır.
Hal
böyle olunca, diğer insanlara yaklaşımda, kendi başına bir ölçü belirlemesi
imkânsız hale gelir. Dincilik, bütün mensuplarını, onları, akıldan sıyrılarak imanda bütünleşmiş koca
bir cemaat haline getirerek toplumsal gerilimi, huzursuzluğu yok edeceği,
böylece ahlâkı tesis edeceği iddiasıyla kandırır. Şeriat devletinde herkesin
mutlu olacağı yanılgısı böylece edinilir. (Devam edecek)
4 yorum:
Harika anlatım Mükemmel tespitler Kalemine sağlık
Teşekkürler. Devam edecek :) her zaman beklerim.
Yazının devamını bekliyoruz.Bunları iyice deşifre etmek gerek.
Gelecek efendim. Hepsi birden ağır olur diye parça parça yayınlıyoruz...
Yorum Gönder