8 Ekim 2009 Perşembe

Türk Bölücülüğü Masalı

Siyasî ayrışma talebinin ki bunun bir ucunda federalizm vardır, sürekli şekilde “ayrı bir halkın hakkı” olduğunun söylendiği bir ortamda bazı aklı evvel sözde liberaller Türk bölücülüğünden bahsetmeye başladı.


Neymiş efendim etnik grubun çoğu ayrılmak istemiyormuş da aslında Türk çoğunluğu boşuna korkuyormuş.

Her fırsatta “ Ayrılmayı da düşünebiliriz!” diye etnik ırkçı partinin tehditler savurduğunu görmezden gelmek nasıl bir ahlâktır bilemiyorum ama?..
Etnik ırkçılığın şiddet macerasının zaten bütün emeli ayrılmak inisiyatifini ele geçirebilmektir.


Bu ülkede bölünme kavramını gündemde tutan, bunun için şiddeti uygulayan etnik ırkçılardır, Türk milleti değil.


Eğer Türk toplumunda ayrışmayı isteyecek kadar büyük bir gerilim var olsaydı bu çok önceden gayet çirkin belirtilerle ortaya çıkardı ki bunun mümkün olmadığı defalarca sözde liberal okumuşlara gösterilmiştir.


“Buraya köpekler ve zenciler giremez!” benzeri bir yazı yazan, bunu aklından dahi geçiren insanlar olmadığımızı görmezden gelmek vicdansızlıktır, ahlâksızlıktır. Ancak o halde ayrışmayı istemekten, ırkçılıktan, faşizmden bahsedilebilir.


Sözde liberal okumuşların, ( Konuyu çataldillikle gündemde tutanlar ve binlerce şehidin savunduğu değerleri küçümseyenler onlar çünkü…) hem Türkiye’nin tamamında, vatandaş olmaktan dolayı hak sahibi olduğunu söyleyip hem de ayrışma inisiyatifini elinde aynı anda bulundurmayı isteyen etnik ırkçıların bu iştahına en ufak bir eleştiri getirmemesi, her meseleyi mutlaka etik açısından değerlendirmesi gereken bir camia için ciddi bir ahlâkî handikaptır.


Türkiye’de Türk çoğunluk (ki aslında Kürt kardeşlerimiz bu soyut kavramın ve ortak kimliğin bir parçasıdır ama etnik ırkçılık gayet çirkin şekilde “kardeşimiz değilsiniz!” diyor…) vatanın bütünlüğü için endişe duyarken onu bölücülükle suçlamak insafsızlıktır.


Türk bölücülüğü masalında insafsızlığın yanında empati eksikliği önemli bir etken. Bir adam elinde silahıyla gelerek evinizin bir odasının kendisine ait olduğunu iddia etse ne yaparsınız?


Bunu öz kardeşinizin yaptığını düşünün bir de. Kardeşiniz “Evimiz ortak ama ben ne istersem o olacak!” dese ne yapardınız? Elindeki silahı bırakmasını ister miydiniz önce? Elindeki silâhı bırakmasa ve durmadan sizi öldürmekle tehdit etse ne yapardınız? Herhalde ya polis şiddeti ile onu evden attırır veya “Lânet olsun!” diyerek evinizi terk edersiniz, değil mi?
Türk milleti kendi evini terk mi etmelidir? Bu ülke Türk adının herhangi bir tasarruf erki var mıdır, yok mudur?


Diyarbakır’da özerk bir etnik bölge kurulsa kardeşlerimizin sorunu biter mi? Bu soruya cevap verecek olan Türk toplumu değil etnik ırkçı siyasetçilerdir. ( Mevcut liberalleri saymıyorum, onlar etnik ırkçılığın ahlâksız çarpıtmacılığının payandalığını yapmaktan memnunlar…)


Amaç memleketin bütünlüğü içinde kalarak ifade hürriyeti problemini çözmekse eldeki silâhın anlamı nedir? Eldeki silahı, terörü ve onun etnik ırkçılığını reddederek ifade hürriyeti için mücadele eden bir etnik siyasetçi var da bizim mi haberimiz mi yok?
Amaç memleketin bir bölümünü özerk veya tam bağımsız şekilde ayırmaksa buna Türk milletinin ses çıkarmaması mümkün müdür? Buna karşı çıkmak ırkçılık mıdır? Empati sahibi ve etikçi sözde liberallerimize göre öyle…


Peki elinde silahıyla eviniz üzerinde hak iddia eden kardeşinizle huzur içinde yaşayabilmeniz mümkün müdür? Canı her istediğinde silâhıyla böğrünüzü dürtüp “Bombalar savaşın bir parçası!”, “ Kırk milyon bir ayaklanırsa ne ordu kalır ne devlet!” diyen insanaltı yaratıklarla herhangi bir beraberlik sürdürebilir misiniz? Kafanıza silâh dayamış bir yaratığın “Benimle beraber olman demokratlığının gereğidir!” demesi size makul geliyor mu?
Türk bölücülüğünden bahsedenlerin saklamaya çalıştıkları işte bu…
Türk milleti artık terörden ve onun destekçilerinden kurtulmak istiyor.


Terör bir etnik grubun savunma savaşı ve teröristler de o grubun “askeri” iseler eğer, Türk milletinin buna karşı çıkması kendiliğinden bölücülükle bir oluyor. Bu sözde liberallere ve etnik ırkçılara sormak lazım… Memlekette etnik terörle Türk ordusunun aynı anda bulunması mümkün müdür? Etnik terörle işbirliği yapabileceğini söyleyen, her bir ferdinin bu terör örgütünün doğal üyesi olduğunu söyleyen etnik ırkçı siyasetçiler, kendi toplumlarının, toplumun geri kalanından nasıl bir tepki görmesini beklerlerdi acaba?


Türk bölücülüğü, hak kavramının çarpıtılmasına ses çıkarmayan sözde liberallerin ahlâkî yoksunluklarıyla beslenen bir etnik ırkçılık masalından başka bir şey değil…
Türk bölücülüğü masalında ahlâksızca inkâr edilen şey Türk milletinin bu memleketteki sahipliği, egemenliği…

2 yorum:

selcen dedi ki...

Ah ah,keşke bölücü olsaydık,keşke asimilasyon yapsaydık,ah keşke gerçek anlamda emperyal olsaydık,sömürseydik,aşağılasaydık..O zaman adımız iyi efendi olur hürmet görürdük.Yapmayınca bunlara layıkmışız diye düşünüyor insan.

Afşar Çelik dedi ki...

Selcen Hanım,
Büyük olmak aklına geleni söylmemektir zaten...
Merak etmeyin biz küçülmeyiz...