Uluslaşma ve Uygarlaşma II
Bu bize şunu göstermişti ki bazı
davranışların, kınanarak bazılarının ise ciddi şekilde kısıtlanarak
tekrarlanmalarının ve yaygınlaşmalarının önüne geçmek gerekiyordu.
Bu bir kere sağlandı mı artık
insanlar kendilerini savunmak zorunda kalmadan üretebilecekti. Uygarlık,
insanın hayvanca bir yaşayıştan
kurtulmasının adıydı.
Bazı topluluklar kötü
davranışları yasaklamakta diğerlerinden
daha başarılı oldular. Onlar aynı
zamanda işin, sadece kötü davranışları
yasaklamaktan ibaret olmadığını fark ettiler. O kadarını kabileler de
yapabiliyordu. İş insanlara neyin neden iyi ve neden kötü sayılması gerektiğini
açıklayabilecek ve bu ihtiyacı
sürekli giderebilecek kurumlar
sağlamaktı.
Peki buna neden ihtiyaç
duyulmuştu?
İnsanlar belki savunma
ihtiyaçlarını başkasının üstüne yıkarak artık üretime daha fazla zaman
ayırabiliyordu ama sağlanan bu güven
ortamı kısa zamanda başkalarının da ilgisini çekecek ve nüfuz artacaktı. Artan
nüfus ihtiyaç miktarını arttırdığı gibi
ihtiyaç kalemlerini de arttırdı. Bu da daha önce olmayan pek şeyin üretilmesi
gereğini ortaya çıkarıyordu.
Bu durum iki şeyi ortaya çıkardı:
Birincisi ihtiyaçların her biri
için ayrı birer iş kolunun yaratılması
ihtiyacını
İkincisi de Bu iş kollarının
kesintisiz bir güvenceyle birlikte çalışabilmesi ihtiyacını.
Birincisinden iş bölümü doğarken
ikincisinden üretim araçları doğdu.
Ve bu ikisi de ancak ve
yalnız insan eylemleriyle ilgili daha kapsamlı düşünen, ilkeli toplumlarda
meydana geldi, yani uygar toplumlarda.
Peki ama bu yine de “kimliksiz”
insanlar arasında gerçekleşemez miydi?
Eğer dilsiz ve göreneksiz
olabilseydik bu gerçekleşebilirdi. Oysa insan toplumları yasaklanan kötü
eylemlerin bilgisi ve kuşaktan kuşağa görgü ile aktarılan makbul davranışların
bilgisi ile var oluyordu.
Bu şu anlama geliyordu:
İnsanların bir arada gönül
rızasıyla bulunması için herkes için ve her zaman geçerli kurallar
keşfetmekte daha başarılı olan ve bunları da gelecek kuşaklara aktarmakta daha
başarılı olan topluluklar insanlar için daha cazip bir hale geldi.
Kabile reisinin emirlerinin ve
büyücülerin esrarengiz inançlarının elinde savrulan insanlar bir kez akılla
tartılabilen fayda düşüncesine dayanan kurallarla karşılaştıklarında artık bu
kuralları keşfeden topluluklara
katılmayı tercih ettiler.
Ve en nihayetinde insanlar,
kokusunu ve dokusunu tanıdıkları
insanlardan ayrılarak kurallarla birbirlerine bağlanan ve bunun yarattığı
üstünlükten gurur duyan insanlarla daha büyük
bir beraberliğin parçası oldular.
Bu büyük beraberliğin dilini
öğrendiler. O büyük beraberliği var eden kuralları ve değerleri benimsediler.
Varlıklarını o beraberliğin varlığına bağladılar. Böylece herkes için her zaman
geçerli kurallar keşfeden topluluklar, toplumları meydana getirirlerken,
yaygınlaşan dilleri, büyüyen ve dönüştürücü bir güç kazanan kültürleri ve büyük
bir miras meydana getiren tarihi birikimleriyle birer ulus oldular.
2 yorum:
"...Ve en nihayetinde insanlar, kokusunu ve dokusunu tanıdıkları insanlardan ayrılarak kurallarla birbirlerine bağlanan ve bunun yarattığı üstünlükten gurur duyan insanlarla daha büyük bir beraberliğin parçası oldular.
Bu büyük beraberliğin dilini öğrendiler. O büyük beraberliği var eden kuralları ve değerleri benimsediler. Varlıklarını o beraberliğin varlığına bağladılar. Böylece herkes için her zaman geçerli kurallar keşfeden topluluklar, toplumları meydana getirirlerken, yaygınlaşan dilleri, büyüyen ve dönüştürücü bir güç kazanan kültürleri ve büyük bir miras meydana getiren tarihi birikimleriyle birer ulus oldular." demişsiniz.
Hukuk, dil ve dönüştürücü bir kültür içinde yoğrulmuş tarih, bunlardan yükselen medeniyet... Ulusu uygarlıkla açıklamak için ne güzel bir çerçeve!
Ulus üzerinde durduğumuz zemin olunca ülkeler ve kavramlar anlam kazanıyor demek ki! Aksi durumda ya K.Irak ya da İslam Devleti kıvamında devlet müsveddeleri ile kalıveriyoruz.
Uzun zamandır zihnimizdeki bir çok soruyu anlamlı cevapla beslediniz.
Şapkayı çıkartıyorum hocam.
Saygılar...
Estağfurullah. Anlam anlaşılabilen bir şeydir, Bir bağlam içindedir, dolayısıyla anlamlı her şey anlaşılabilir.
Yeter ki anlamlar arasındaki bağlamları görmek için gayret edelim.
Yorumlar için çok teşekkürler. Her zaman bekliyorum.
Yorum Gönder