Seçmenlerdeki Öğrenilmiş
Çaresizlik Psikolojisine Karşı Bir Eylem Manifestosu
Hangi parti yüzde kaç oy alır
bilemem. Matematikte zaten iddialı değilim ama
daha dört işlemi doğru dürüst bilmeyen bir toplumun partilerin oy gücünü
tahmin etmeye çalışmasından da bıktım.
Ama fakire göre asıl problem
meclis dışı muhalefetin, sürekli küçümsenmesi ve müzmin karamsarlığımız.
Bunun en meşhur ifadesi “Oyları
bölmeyelim!” Nefis cümledir! İki gram vicdanı olan herkesi susturur ve kendine bağlar.
Oyları bölmemek için üzerinde birleşilmesi
söylenen iki parti CHP ve MHP’dir.
Yani öyle bir ruh hali yaratılır
ki eğer bu iki parti meclis dışında kalırsa dinci iktidar partisi her
istediğini yapabilir!
Şimdi düşünelim: Dinci AKP
istediği her şeyi yapabiliyor mu? Evet!
Meselâ lâiklik alenen ihlal
edilirken muhalefetin bunu engellemeye gücü yetiyor mu? Hayır!
Ya da etnik ırkçılık dinci AKP ile beraber Anayasa dahil her türlü
kanunu çiğneyip geçerken muhalefet bir
şey yapabiliyor mu? Hayır!
Burada iki nokta var: CHP ve MHP
zaten iktidar olamayacaklarını en baştan kabul edip hiç olmazsa mecliste yer
almayı nimet sayan iki eyyamcı parti.
Dikkat buyurulursa PKKlıların
söyledikleri, doğrudan veya dolaylı olarak CHP’nin desteğiyle derhal hayata geçiriliyor.
Öbür yandan büyük “Türk İslam
Ülkücüsü” MHP, şeriatı getiren her teklife hıyara tuz yetiştiren avanaklar gibi
onay veriyor.
Yani aslında mecliste muhalefet
falan yok!
Öbür zafiyetimiz “ AKP kötü AMA..
“ diye başlayan ve dağılmışlığı parçalanmayı daha en başta kabul eden
öğrenilmiş çaresizlik tavrı.
“Kararsızlar” denen grubun hem cehaleti
hem de bu öğrenilmiş çaresizliği, ülkenin %20’den biraz fazla bir yobaz seçmen kitlesi tarafından parçalanmasına yol açıyor.
O halde? “Elimizdeki bu!” diyerek
susup oturmalı mıyız?
Kararsızlar denen grubun bir
kısmı “Benim partim yok”çular. Diğerleri hayatlarını fasulye gibi yaşamaktan
memnun kesim.
“Benim partim yok”çular için
piyasada şu anda envai çeşit parti var. O halde
neden bunlardan biri meclise bile giremiyor?
Çünkü bu kesimi kararlı
davranmaya teşvik edecek örnek insanlarımız yok. Çünkü bizim kültürümüz,
kararlı ve ilkeli liderlerin kültürü değil! Bizim kültürümüz bir “zorba lider
kültürü”. Burada Araplaşmanın tesiri
küçümsenemez. Çünkü biz Müslüman olduktan sonra kadın erkek eşitliğinden,
töre/kanun üstünlüğüne kadar pek çok konuda ciddi bir Araplaşma ve yabancılaşma
içine girmişizdir.
İnsanlar güce ve kararlılığa eşit ilgi gösterirler.
Gücünüz yoksa kararlı olmalısınız. Bugün mevcut muhalefet partileri bizde bir
güç yanılgısı yaratmakta fakat hem cahil, hem kararsız, hem ilkesiz hem de
korkak olduklarından dinci güç odağına
karşı tesirsiz kalmakta ve muhalefetin millet nezdindeki saygınlığını
zedelemektedirler.
Dolayısıyla insanlara ilgi
gösterecekleri sadece “güç” kalmaktadır. O güç iyi veya kötü nasıl kullanılırsa
kullanılsın halkta bir “eylem” illüzyonu yaratmaktadır.
O halde yapılması gereken nedir?
Yapılması gereken şey şudur:
İlkeli ve vatansever/milliyetçi her okumuş/aydın, kendi siyasal tercihini açıkça ifade
etmelidir. Oyların bölünüp bölünmemesine aldırmadan her bir vatansever/milliyetçi aydın kendi siyasal
tercihinin neden doğru olduğuna dair net şeyler söylemeli ve çevresinde bir
kararlılık halesi yaratmalıdır.
Bu neye yarayacaktır? Bu,
kararsız, “mecbur” ve “mahkûm” seçmenlerde, iktidarı etkileyen şeyin onların
oyu olduğu bilincini uyandıracak ve öğrenilmiş çaresizliklerini yenmelerinde
yardımcı olacaktır.
Bu konu ihmal edilmemeli ve her
bir milliyetçi kendi sanal ağ ortamını mutlaka oluşturarak derhal yayın
faaliyetine başlamalı, seçmenin kararsızlığını ve ümitsizliğini yenmesi için en
başta kendisi, siyasal tercih düzlemlerini değiştirmenin seçmenin elinde
olduğunu göstermeli, izah etmelidir.
“Seçime şu kadar ay var!” tamamen
iktidarın bize öğrettiği bir karamsarlıktır. Bu karamsarlık gerçekçi değildir.
Seçimde herşey bir saniye içinde bir oyla değiştiğine göre zihniyetlerin meşru
ve olumlu fikirlerle beslenmesi için
asla geç değildir. Bugünden başlayarak her milliyetçi, her hafta bilinçlendirici bir yazı yazsa on
milliyetçinin en az 280 yazısı
yayınlanmış demektir. Bu da blog denen sanal ağ günlüklerinde çok kolaydır.
Karamsarlıkla vakit geçirmek
yerine taşı şimdiden yontmaya başlamak bence en iyisidir.
Bu arada fakir İP’ye sempatiyle
bakmakla beraber, Osman Pamukoğlu’nun siyasi bakışını çok daha milli ve yerinde
bulduğunu söylemeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder