Biz yaptığımızda faşizm olmaz. |
Faşizm ne?
Faşizm lâtin kökenli bir takım
diktatörlerin keyfi yönetimlerinden mi ibaret?
Bu yalnızca bir siyasal yönetim
biçimi mi?
Ya da kendi ulusunu sevmek
duygusuna karşı yöneltilmiş bir enternasyonalist/Marksist suçlama mı?
Üçü ve en çok da üçüncüsü aslında
ama dinciliğin iktidarında hepimiz bir anda “faşist” oluverdik. Nasıl faşist oluverdik
peki?
Bir dinci parti bizim insan
hakları ve demokrasi söylemlerimizi istismar ederek başa geçti. Sandık ki bu
söyleme bağlı kalacak. İktidar sarhoşluğu, kanunla, hukukla sınırlı kalınması
gerekliliğini iktidar partisine unutturdu.
Bu sınırlama unutulunca, iktidar
partisi kendisini, “Allah’ın gölgesi” falan gibi kutsal ve dokunulmaz bir tür
temsilci sanmaya başladı. Buna da can-ı gönülden inandı. Kendisi inandığı gibi
seçmenlerini de inandırdı. Aslında dinci seçmen hiçbir sorumluluk taşımadan
sadece bir oy vererek Tanrılaşmış iktidara ortak olabileceğini düşündü ve bu
algısı da iktidar partisince
alabildiğine gıdıklandı, pohpohlandı.
Böylece iktidar partisi ve
seçmeni her şeyin normalini bilen “insanlar” haline getirilirken iktidar
partisine karşı olanlar da kendiliğinden insanlık dışı bir topluluk haline
getirildi.
İktidar partisi seçmeni,
ideolojik veya ilkeli düşünenleri, belli doğrulara bağlı kaldıkları için “tutucu”,
faşist veya ırkçı diye damgalamaya başladı böylece. Çünkü iktidar partisi
seçmeninin kendi doğrusu veya ilkesi yoktu. O, baştaki büyüklerinin tasarruflarına
oyuyla destek vermekle mükellefti; bundan başka da hiçbir sorumluluğu yoktu.
Oysa iktidar seçmeni, desteklediği rejimin kendi başına “seçkinci” ve faşist olduğunu
fark edemiyordu. “Normalin” iktidarların keyfine veya menfaatine göre
belirlendiği yerlerde, ancak faşizmin hüküm süreceğini anlayamayacak kadar
bilgisizdi. Neden seçkinciydi? Çünkü
kendi bakanları, kendi şartlarından kat be kat lüks bir hayat yaşarken
onlara hesap soramıyorlardı.
Böylece ülkede iktidar partisini
eleştirmenin neredeyse insanlık suçu haline getirildiği bir korku ortamı
yaratıldı. Öyle ya kadın erkek otobüslerinin ayrıldığı, bütün okulların imam-hatipleştirildiği,
içkinin yasaklandığı “normal” bir ülke varken buna karşı çıkmak nasıl mümkün
olabilirdi.
İktidar partisi “normalleşme”
sloganıyla ülkeyi bütün farklı ve yapıcı eleştiri imkânından yoksun bıraktı.
Faşizm, normalin iktidarın
keyfine göre belirlenmesinden başka bir şey değildi ama türbanınızla,
takkenizle, Arapçanızla ona ortaksanız
kimin umurundaydı ki?
7 yorum:
"...İktidar sarhoşluğu, kanunla, hukukla sınırlı kalınması gerekliliğini iktidar partisine unutturdu."
Galiba meselenin kilit noktasi burasi. Demokrasiyi 'sinirsiz yetki' anlayisindan cikarip , iktidarin yetkisinin kanunla, hukukla sinirlandirildigi bir demokrasi sistemine sahip olsak; ne oy cogunluguyla secildim diye kendi kendini padisah ilan eden tipler, ne de bu tip insanlarin yonetimini arzu eden ilke yoksunu secmenler meydanda cirit atacak.
Yetkiler sinirlandigi vakit iktidar sarhoslugundan da, egemenligi bir kagit parcasini sandiga atmaktan ibaret sanan asalak secmen kitlesinden de eser kalmayacak.
Normal de kime göre.Binbir çeşit norm var dünyada.
Ah Yelizciğim, o okuduğun Hayek'i tercüme eden adamlar, yaşadığımız dinci faşizmin en büyük destekçileri ve aklayıcıları. Ne üzücü değil mi?
Hani "sınırlı bir monarşi sınırsız bir demokrasiden iyiydi"? değil mi ya?
Akıl ortada ama menfaatler ve ihanet de öyle. Sormaktan ve akletmekten hiç vazgeçme e mi? Her zaman bekliyorum.
Ah Yelizciğim, o okuduğun Hayek'i tercüme eden adamlar, yaşadığımız dinci faşizmin en büyük destekçileri ve aklayıcıları. Ne üzücü değil mi?
Hani "sınırlı bir monarşi sınırsız bir demokrasiden iyiydi"? değil mi ya?
Akıl ortada ama menfaatler ve ihanet de öyle. Sormaktan ve akletmekten hiç vazgeçme e mi? Her zaman bekliyorum.
Ah Yelizciğim, o okuduğun Hayek'i tercüme eden adamlar, yaşadığımız dinci faşizmin en büyük destekçileri ve aklayıcıları. Ne üzücü değil mi?
Hani "sınırlı bir monarşi sınırsız bir demokrasiden iyiydi"? değil mi ya?
Akıl ortada ama menfaatler ve ihanet de öyle. Sormaktan ve akletmekten hiç vazgeçme e mi? Her zaman bekliyorum.
Ah Yelizciğim, o okuduğun Hayek'i tercüme eden adamlar, yaşadığımız dinci faşizmin en büyük destekçileri ve aklayıcıları. Ne üzücü değil mi?
Hani "sınırlı bir monarşi sınırsız bir demokrasiden iyiydi"? değil mi ya?
Akıl ortada ama menfaatler ve ihanet de öyle. Sormaktan ve akletmekten hiç vazgeçme e mi? Her zaman bekliyorum.
Ah Yelizciğim, o okuduğun Hayek'i tercüme eden adamlar, yaşadığımız dinci faşizmin en büyük destekçileri ve aklayıcıları. Ne üzücü değil mi?
Hani "sınırlı bir monarşi sınırsız bir demokrasiden iyiydi"? değil mi ya?
Akıl ortada ama menfaatler ve ihanet de öyle. Sormaktan ve akletmekten hiç vazgeçme e mi? Her zaman bekliyorum.
Yorum Gönder