23 Kasım 2012 Cuma

Dinci Toplum Mühendisliğinin Yeni Mottosu: "Çıplaklık Satar!" II


Dinci ahlâkının temelinde ferdin bir başkasına yaklaşımı yoktur. Dinci ahlâkının temelinde "bizin" "onlara" karşı güç dengesi durumu söz konusudur. "Biz", zaten ferdi akılların susturulmasıyla elde edilmiş yeknesak ve yegâne doğru inanç topluluğuysa sorun mutlaka "onlarda" olmalıdır. Müslüman Türk toplumunda birilerinin sürekli Müslümanların gördüğü eziyetten bahsetmesinin sebebi budur.

Dinci "biz", akıldan feragatte ve kesin inançlılıkta kesin bir anlaşmaya gitmiş bir topluluktur. İşte bu kesinlik, dinciliğin ahlâk sandığı taassuptan başka bir şey değildir.
Fakat bu, meseleyi halletmez. Dinciye günlük hayatta ahlâkını ifade edeceği somut bir saha lâzımdır ki o saha da cinselliktir.

Dinî metinlerin bilhassa evanjelist yorumları, siyasal İslâmcılığın  sapkın din yorumu, bunun geleneklere zerk edilmiş katı halleri gibi şeyler ile dincilik topluma, kendi ahlâkını telkin edebileceği bir alet takımı bulmuş olur.
Öncelikle Allah adına konuşması ve sonra aile dokunulmazlığını istismar edebilmenin rahatlığıyla dincilik, akıldan yoksunluğunun onu sürüklediği duygusal karanlığı ahlâkın koyu rengi olarak sunar.

Çünkü aklını susturmuş  dinci için "karşı cins" akıl yoluyla anlaşılıp ikna edilecek ve mutlu edilecek bir başka insan değildir. Dinci için karşı cins, kendi cinsinin dışında kaldığı için akıl yoluyla idrak edilemeyecek ve dolayısıyla bilinmezliklerle dolu  ve dolayısıyla inanç için tehdit teşkil eden bir karanlık bölgedir.

O halde bu karanlık ve bilinmez bölgeden uzak durulmalıdır. Kadının sürekli cinsel bir eş, neslin devamı için mecburi bir ortak gibi görülmesinin sebebi budur. Dinci için eşe duyulan arzu diye dahi bir şey yoktur. Dincilere göre eşler, tabiatlarının gereğini, kendi bireysel zevklerini  akıllarına dahi getirmeden yapması gereken, isimsiz, niteliksiz, tercihsiz birer Müslümandır. Bir kadınla evlenme sebeplerini sayarken dahi ona duyulacak aşkı sayamamaları bundandır. Onlara göre kadın, güzel, zengin vs olduğu için "alınacak" bir maldır.  Kadının, erkeğinin bedeninden ve davranışından zevk alıp almaması, mutlu olup olamaması onları hiç ilgilendirmez.

Bunun da sebebi, kadının dünyasının susturulmuş erkek akıllarına belirsiz ve korkulu görünmesidir.
O halde bu belirsizlik "bizden" uzaklaştırılmalıdır.
Kadını yok etmek mümkün olmadığına göre belki onu görünmez kılarak belirsizliğinin yarattığı korkudan kurtulabiliriz. Onu görünmez kılmak da ya eve kapatmakla veya ev dışında mümkün mertebe kapatmakla mümkündür. Erkek için de kadına  uzak kalmak somut olarak  en kolay anlaşılabilecek ahlâkî ölçüdür. Fakat  dinciliğin bunun dışında  bir ahlâkî ölçü geliştirebilmesi mümkün değildir. Çünkü Allah'ın aşkınlığının bilinmezliğiyle örtüştürebildiği yegâne bilinmezlik alanı cinselliktir.  Daha en başında, aklın bütün nişanları havaya uçurulduğu içindir ki cinsellik kat be kat korkulu bir hale gelir ve dolayısıyla ahlâklı olmakta  dincinin kafasında ondan başka bir şeye artık yer kalmaz.

Dolayısıyla bir dincinin kafasında ve kalbinde, bir başkasının sırasına  geçmek, başkasına kaba davranmak, kalp kırmak, eksik tartmak, israf etmek, gösteriş yapmak, gıybet etmek gibi konularda herhangi bir  ahlâkî müeyyide kalmaz. Otobüste yanınıza oturmayan bir dinci kadın kendince ahlâklı davranırken oğlunun arkadaşlarına karşı davranışlarını umursamaz bile. Veya fakirlere yemek dağıtarak  vicdanını rahatlatan dinci zengin, bunun evine altın kaplama musluk taktırmak israfını  dengelediğini düşünür. Veya gene iftar çadırlarına veya bir takım cemaat evlerine para yağdıran dinci iş adamı, hükümet kayırmasıyla elde ettiği ihalenin kazancının helalliğini hesap etmez bile...

Hal böyle olunca "Düşmanın silahıyla silahlandığını" sanan dinci için  diğerine saldırmanın, onu din adına yenmenin en kolay yolu da cinsellik haline gelir. Çünkü dincinin ahlâkında, vatan ve millet sevgisinin, nezaketin, tevazuun, tasarrufun vs yeri yoktur!

O  kendisi dışındakileri "hayatları içki ve seksten ibaret olan" dinsizler veya günahkârlar olarak görmek dışında bir şey bilmez. Dolayısıyla da birine duyduğu öfkeyi, onun cinselliğine saldırarak ifade eder ancak.
Ülkemizde  dincilerin cinsel şantajı bir siyaset yöntemi olarak benimsemesinin altında, işte bu derin kompleks ve korku yatıyor. Kendisine yöneltilmiş bir soruya, muhatabının uçkurundan bahisle cevap vermek terbiyesizliği, hayata  cinsel korku dışında,başka türlü bakamamanın sonucu.

Dinci iki yüzlülük, cinsel şantajı gitgide daha aktif ve iştahla kullanıyor. Cinselliği, erkeğin yönettiği bir çiftleşme işi sanan geri toplumumuz, cinsler arası ifade yetersizliğinin yarattığı açlığı, dinci yayın organlarının pornografi enjeksiyonu ile gidermeye çalışıyor. Demek ki çıplaklık her zaman "satıyor".

2 yorum:

s dedi ki...

Aklı fikri apış arasında olanlar,kendi nefislerinden korkarlar ve herkesi yasaklarlar.

Afşar Çelik dedi ki...

Özetle...