9 Ağustos 2012 Perşembe

Kimin Cenazesi


Amca oğlunuz, diyelim ki PKK’ya katıldı… Ne yaparsınız?
Meselâ… Sadece meselâ…

Amcanıza gidip her gün,   dağdaki oğlunun halini hatırını  mı sorarsınız? “Amca çamaşır neyin ihtiyacı varsa  yengesi yollasın. ..” mı dersiniz? “Amca şafak kaç? Bir sıkıntısı var mıymış dağda?” falan mı dersiniz?

Veya amca oğlunuzu PKK “celbine” gönderirken sallanan çaputu hatıra diye saklar mısınız? Meselâ! Sadece meselâ!
Yoksa “Benim senin gibi amca oğlum artık yok!” mu dersiniz?
Herhalde onu reddedersiniz, değil mi?
Hatta bunu alenen yaparsınız ki onunla bir ilginizin olduğu sanılmasın diye değil mi?
Öyle şeyler vardır ki bütün yakınlıkların, akrabalıkların ötesinde bağlayıcıdır, vatan  ve millet sevgisi, bağlılığı gibi…
Amcaoğlunuz size kızıp kavgada gözünüzü morartsa  gün gelir; sarılır, affedersiniz…
Ya komşunuzun askerdeki oğlunu, alnının çatından vursa; şehit etse?

Canım amca oğlum dururken elin oğlunun derdini mi çekeceğim?” mi dersiniz? Böyle düşünmeyi kendinize yedirebilir misiniz?

İnsan aileleri hayvan sürülerinden farklı olarak sadece  kan bağından, zürriyet bağından oluşmaz.
İnsan aileleri bunların ötesinde değer bağlılığından dolayı vardır. Bundan dolayıdır ki kayıttan ve şarttan ari bir mutlaklık taşımaz!

En çok merak ettiğim: Ailesinden biri, PKKlı bir katil olan,  herhangi bir insanın, devletin en mahrem bilgilerine ulaşabilmesinin mümkün olup olmadığı…

Ve meselâ öyle biri varsa, o PKKlı katil öldüğünde; cenazesine gidip gitmeyeceği? Büyük ihtimalle devlete ve Türk  Milleti’ne kin kusmak için bir direğe çekilecek kuduz köpek sürüsü çaputunun altında oturup taziyeleri kabul  edip etmeyeceği…

Ve tutup meselâ  telef edilmiş katilin babasına “ Amca merak etme, oğlunun kanı yerde kalmayacak! Onu vuranı bulup bizzat ben cezalandıracağım! Vatan(!) sağ olsun!” deyip demeyeceği…

Hakikaten devletin gücünü elinde  tutan  böyle bir adam olsa… Acaba o katil köpeği telef eden devlet görevlisi hakkında soruşturma açtırır mıydı? “Onlar da bizim  çocuklarımız niye vuruyorsunuz?” diye azarlar mıydı onu?
“Meselâ” diyorum, sadece meselâ…

Hiç yorum yok: