“Perihan Abla” kötü bir dizi
miydi? Zamanında solcu bir vekil, milletin kültürünün “Perihan Abla”
seviyesinde olduğunu söyleyip dalga geçmişti.
Bunu söyleyen vekil muhtemelen
Allah’ın günü Rus klâsikleri okuyup varoluşçuluk hakkında kafa yoruyordu.
Bizim bildiğimiz vekiller iş
bulma kurumu gibi çalışır. Etnik ırkçılık, cemaatçilik, tarikatçılık, mezhepçilik, ahiret emlâkçiliği
falan gibi işlerle uğraşıp geçinip giderlerdi.
Perihan Abla kötü bir dizi miydi?
Ne aşılardı seyircisine?
Bayramında, düğününde, cenazesinde bir arada yaşayan
sırada Türk mahallesinin hikâyesiydi, “Perihan Abla”. Safiyetin, masumiyetin,
affediciliğin dizisiydi, “Perihan Abla”…
Ve bunlar sözüm ona toplumcu bir
vekilin canını sıkmıştı. Doğru ya… Bunların ne gibi bir öğreticiliği olabilirdi
ki? Her sahnesinde ırza geçen kötü
ağaların tiksindirici öyküleri dururken sıradan Türk insanının yaşantısından
kim ne öğrenebilirdi ki?
Ve sonra ekranlarımız, sosyalist
balgamların öve öve bitiremediği, etnik kindarlıkların, kan davalarının, iki
yüzlü namus gerginliklerinin, ayrılıkçılığın yatağı haline geldi.
Doğruydu aslında vekilin
söyledikleri… Bu toplumun “Perihan Abla’dan” edineceği hiçbir şey yoktu. Kadını
öldürüp adalet karşısında köpekleşen kartondan kahramanların etnik
hırçınlıkları dururken artık “Perihan Abla” kimi nasıl eğlendirebilirdi?
Aslında Perran KUTMAN ders
vermekten vazgeçmedi ve “Hayat Bilgisi’nde” umutsuz çabasını sürdürdü… Safiyetin, masumiyetin ve
affediciliğin, bir bayrak altındaki medeniyet mücadelesinde bayraktarlık yaptı…
Çok yaşa sen Perran KUTMAN… Çok yaşa “Perihan
Abla”!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder