4 Ağustos 2012 Cumartesi

İşte Bu Mahallede Yaşar Perihan Abla


“Perihan Abla” kötü bir dizi miydi? Zamanında solcu bir vekil, milletin kültürünün “Perihan Abla” seviyesinde olduğunu söyleyip dalga geçmişti.

Bunu söyleyen vekil muhtemelen Allah’ın günü Rus klâsikleri okuyup varoluşçuluk hakkında kafa yoruyordu.

Bizim bildiğimiz vekiller iş bulma kurumu gibi çalışır. Etnik ırkçılık, cemaatçilik,  tarikatçılık, mezhepçilik, ahiret emlâkçiliği falan gibi işlerle uğraşıp geçinip giderlerdi.
Perihan Abla kötü bir dizi miydi? Ne aşılardı seyircisine?

Bayramında,  düğününde, cenazesinde bir arada yaşayan sırada Türk mahallesinin hikâyesiydi, “Perihan Abla”. Safiyetin, masumiyetin, affediciliğin dizisiydi, “Perihan Abla”…

Ve bunlar sözüm ona toplumcu bir vekilin canını sıkmıştı. Doğru ya… Bunların ne gibi bir öğreticiliği olabilirdi ki? Her sahnesinde ırza geçen  kötü ağaların tiksindirici öyküleri dururken sıradan Türk insanının yaşantısından kim ne öğrenebilirdi ki?

Ve sonra ekranlarımız, sosyalist balgamların öve öve bitiremediği, etnik kindarlıkların, kan davalarının, iki yüzlü namus gerginliklerinin, ayrılıkçılığın yatağı haline geldi.

Doğruydu aslında vekilin söyledikleri… Bu toplumun “Perihan Abla’dan” edineceği hiçbir şey yoktu. Kadını öldürüp adalet karşısında köpekleşen kartondan kahramanların etnik hırçınlıkları dururken artık “Perihan Abla” kimi nasıl eğlendirebilirdi?

Aslında Perran KUTMAN ders vermekten vazgeçmedi ve “Hayat Bilgisi’nde” umutsuz  çabasını sürdürdü… Safiyetin, masumiyetin ve affediciliğin, bir bayrak altındaki medeniyet mücadelesinde bayraktarlık yaptı…

 Çok yaşa sen Perran KUTMAN… Çok yaşa “Perihan Abla”!

Hiç yorum yok: