15 Mayıs 2009 Cuma

Kıbrısta Yanıldık mı?




Yüksek politikayı falan bilmiyorum.
Bildiğim bir şey varsa o da Rumlar’ın mütemadiyen televizyonlarında “Şurayı unutmadık, burayı unutmadık, geri alacağız” gibisinden fotoğraflar yayınladıklarıydı.

Kıbrıs Türk’lerinin en büyük sıkıntısı, Türkiye’den adaya yönelen kontrolsüz göç dalgası. Bu, ciddi toplumsal karışıklıklara sebep olmuş.


Bir de anladığım kadarıyla, ada Türk’lerinin iradesinin Türkiye tarafından dikkate alınmadığı kanaati kök salmış ki bazı kardeşlerimiz bu yüzden bizi Rumlar gibi işgalci kabul etmeye başlamış.

Geçen hükûmet döneminde bu kanaat iktidardaydı ve Sayın KKTC cumhurbaşkanı da kendisiyle aynı ideolojiyi paylaşan “yoldaşı” Rum kesimi lideriyle “çözüm” arıyordu.


Öte yandan Rum kesiminin “çözüm” falan istemediğini Annan planına kahir ekseriyetle “Hayır” dediği zaman gördük sanıyordum.
Bu tavır da herhalde adadaki kardeşlerimizi uyarmamış? Bu tavrın Türkiye Türkçesi şu: “Adanın mutlak hâkimi benim! Benim tek başıma belirlemediğim hiçbir politikayı “çözüm” olarak kabul etmiyorum.”


Eğer bu tavır “barış yanlısı” soydaşlarımızca makbul karşılanıyorsa hiç problem yok. Derhal adadan pılımızı pırtımızı toplar çekiliriz, onlar da işgalci Türkiyeli’lerden kurtulmuş olurlar.
Ada Türk’lerinin ırz ve canlarını, sürekli silâhlanıp, terör örgütlerine ev sahipliği yaparak Yunanistan’la dirsek temasını kesmeyen EOKAcı torunlarına emanet etmesine ettik diyelim de Türkiye’nin Akdeniz’de Yunan tehdidiyle kuşatılmasına ne diyeceğiz? Sanırım bu durum adalı soydaşlarımızın bir kısmının umurunda bile değil?


Barışçıl soydaşlarımızın Rum kesimindeki silâhlanmaya, terör desteğine Megalo İdea saplantısın karşı da azıcık seslerini yükseltmelerini ne kadar isterdim.


Kıbrıs Türk toplumu, epey kapalı ve küçük bir toplum. Sanırım bu yüzden Türkiye Türk’lerine karşı kırgınlık ve kızgınlıkları,kendilerine benzer bir kapalı toplum olan Rum’lardan daha fazla? Okuduğum kırgın ve kızgın bazı ifadelerin bir tür “kabile refleksi” olduğunu düşünüyorum. Bunu Kıbrıs Türklerini küçümsemek için söylemiyorum, toplumsal yaşayışın “kapalılığı” bu sonucu yaratabileceğinden dolayı söylüyorum.


Adanın bütün problemi kötü Türkiyeli’lerden ibaret olsaydı her şey ne kolaydı! Belki biz yanılıyoruzdur, oradakiler artık bizi kardeş olarak görmüyordur ve gerçek kardeşleriyle sulh ve sükûnlarına engel olmamızı istemiyorlardır?

2 yorum:

selcen dedi ki...

Rauf Denktaş sık sık şunu söyler"Şehitlerimizin kemiklerinin torbaya konulup,Kıbrısı terkedeceğimiz günü Allah bize göstermesin."İşte bazılarının isteği ve gayreti bu yöndedir.Yazıklar olsun.

Afşar Çelik dedi ki...

Denktaş derken özgürlü ve demokrasi aşığı devrimci, ilerici arkadaşlarımızn her daim arkasından sövdüğü, Ergenekoncu sabık cumhurbaşkanından mı bahsediyorsunuz?

O değil mi zaten Türk işgalcilere kucak açan? O kemiklerin tozu bile kalmamalı ki adada barış ve demokrasi yeşerebilsin!

Katiline aşık olup da kardeşine sövene ne demek lâzım bilmiyorum?