"Kayyumun sorumlulukları
I. Belli bir iş
MADDE 459.- Belli bir iş için görevlendirilmiş olan kayyım, vesayet
makamının talimatına aynen uymak zorundadır.
II. Malvarlığının yönetimi
MADDE 460.- Kayyım bir malvarlığının yönetimi ve gözetimi ile
görevlendirilmiş ise, yalnız o malvarlığının yönetim ve korunması için gerekli
olan işleri yapabilir.
Kayyımın, bunun dışındaki işleri yapabilmesi, temsil olunanın vereceği
özel yetkiye, temsil olunan bu yetkiyi verecek durumda değilse vesayet
makamının iznine bağlıdır."
Emlak ile ilgili bir sitede
rastladım bu maddelere.
Vesayet makamı denen makam da
sulh hukuk veya asliye hukuk mahkemeleri oluyor kanunda gördüğüm kadarıyla.
Kâğıt üzerinde her şey tamam!
Bugün bir haber gördüm
"Cemaatin eğitim kurumlarına kayyum.." diyor.
Cemaati günahım kadar sever
miyim? Hayır!
Öyleyse eniştemin beni öpmesi
hali mi vakidir? O da yok.
Amma sağımızın solumuzun sobe olması ihtimali var ki o biraz ürkütücü...
Kayyumun sorumlulukları iki taneymiş
anladığım kadarıyla... Vesayet makamının emrettiğini yaparmış. Amenna!
Tamam da... Vesayet makamının ne
emredeceği belli mi? Akşam yemeği fazla kaçıran bir vesayet makamı, atadığı kayyuma "Bin şunların sırtına ! Bütün gün seni
sırtlarında gezdirip anıracaklar!" dese ne olacak? Elbette koskoca
mahkemelerin böyle saçmalıklar yapmasını beklemiyoruz da kayyumun yapacağı
işin, alacağı emirlerin ölçüsü, normu nasıl tayin edilecek?
İkinci sıkıntı, kayyum, vesayet
makamının emirlerinden sorumlu da mal varlığını doğru yönetmezse ne olacak?
Kayyumun işletme, pazarlama falan bir yana dört işlem bilmemesi halinde malı
batırmasına kim, nasıl engele olacak?
Veya.... Hadi diyelim ki kayyum,
müflis işletmeye veya kuruma tayin ediliyor. Ölmüş eşek kurttan korkmuyorsa
kayyum tayinine ne gerek var? İşlemeyen işletmenin
malları satılır, borçlar ödenir, iş biter.
Yok eşek ölmemişse... Yani
işletmenin, kurumun veya başka bir malın sahibi , aklı başında ve dahi muktedir vaziyette oturmakta ise... Kayyumun
onun malının başında işi nedir?
Kayyum işiyle ortaya çıkan
"vesayet makamı", zurnanın zırt dediği yer.
Kayyum işi epey su kaldıracak bir
uygulama... Kayyum işi hali hazırda "zımnen" ve dahi fiilen bize diyor ki: "
Hemşerim, yürütmeyle yargı arasındaki
duvarlar kalktı. Artık pek sıkı fıkılar. Hükümetin canını sıkarsan yargıya bir
işaret çakar, yargı da " Senin hanım senden memnun değilmiş, ben öyle
karar verdim, ne de olsa senin vasin benim, senin karının memnuniyeti için bir
kayyum atadım, hayırlı olsun!" der
mi, der... Hiç belli olmaz.
İstisnai hallerde kamunun,
kimsesizlerin, zayıfların koruyucusu olmak için "ana-baba" gibi davranmasını
anlayabiliriz.
De... Herkesin temel haklarına,
her istediğinde müdahale etmeye başlaması ihtimali pek büyük tehlike... Hele
hele bu işin başında artık yargı yerine yargıya "talimat veren" bir hükümetin olması ihtimali kan dondurucu.
"Temel haklar"
demişken güzel ülkemin liberalleri
Kürçülükle Türk düşmanlığıyla o kadar meşguller ki ülkenin kayyum yöntemiyle
ufak ufak sosyalistleştirilmesinden habersiz Apo, PKK, HDP güzellemeleri yazıyorlar.
Ne güzel değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder