Başörtüsü, memleketin mevcut halinde, düşünülecek en son şeyken
dincilik zaafiyetiyle MHP’nin Ak Parti’yi desteklemesi son derece büyük bir
hatadır.
Hatta bu, ihanetin eşiğinde bir harekettir.
Çünkü başörtüsü veya türban, Türkiye
Cumhuriyeti’nin lâik temellerine karşı düşmanlığın ve saldırının sembolüdür.
Başörtüsü/türban bir inanç hürriyeti nesnesi değil, dinci fitnenin meşruiyet
için kullandığı bir maymuncuktur. Bu maymuncuk, demokrasi istismarının, temel
haklar suiistimalinin, kavram çarpıtmasının
en kötü, en çirkin aracıdır.
Düşmanın sembolleriyle
uzlaşılmaz.
Oysa MHP bunu her zaman
yapmaktadır.
İş, dinin topluma egemen
kılınması gibi bir politikaya geldiğinde; MHP’nin bütün yaptığı, kraldan daha
fazla kralcı olmak ve şeriatçılığa prim vermek oluyor.
MHP’nin sentetik dinci ideolojisi
yüzünden artık milliyetçilerle dinciler arasındaki çizgi iyice silikleşmiştir.
MHP tarafından dayatılan dinci
sentez ideolojiyle dinci/şeriatçı olmayanların, Türk’ü sevemeyeceği kanaati
kafalara kazınmaktadır.
Her seferinde kendilerini, dinle
haklılaştırmaya çalışan siyasal milliyetçilerin bu metodu, milliyetçiliğe
meşruiyet kazandırmak yerine, hayatı, dinle kesip biçmeye çalışan dincilerin, “haklı
oldukları” algısını güçlendirmektedir.
Mevcut şartlar altında, ferdin
kendisine bırakılmış bir özgürlük alanı olan dinin, topluluk/cemaat yaşayışı
haline getirilmesi işinin resmileştirilmesi, lâikliğin yıkılması demektir ki
kamuda başörtüsü “serbestisi” yalanı, bunun manivelâsıdır.
Ferdin kendince yaşadığı, yaşaması gereken bir inanç
şeklini, birilerinin anlayışına göre kolektifleştirmeye başladınız mı, toplumu
o inanç ekseninde bölersiniz ki MHP sırf Müslüman olduğunu göstermek inadı
yüzünden, bu dinci fitne projesine çanak tutmaktadır.
MHP’nin anlayamadığı şey şudur:
Şu saatten sonra hiçbir dinci
seçmen, MHP’yi - ağzıyla kuş tutsa dahi
-bir “Müslüman partisi” olarak kabul etmeyecektir, zaten etmemiştir de.
MHP dinciliğe verdiği bu açık
çekle iki şeyi korkunç biçimde tahrip etmektedir:
Bunlardan birincisi, Türk
milliyetçiliğinin millet nezdinde itibarını zedelemekte, Türk milliyetçiliğinin
taklitçi ve ikiyüzlü bir din istismarcısı oy avcısı gibi görünmesine yol
açmaktadır.
İkincisi ve asıl önemlisi ise
Türkiye Cumhuriyeti’nin üzerine kurulduğu ve uluslaşmamızı sağlayan hukuk devleti, lâiklik ve demokrasi sac
ayaklarının dincilikçe tahrip edilmesine ön ayak olmaktır.
MHP başörtüsünün, aynı zamanda
etnik ırkçılığı da kullanarak memlekette oy devşirmeye çalışan dinci Ak
Parti’nin, Türk düşmanlığını meşrulaştırma araçlarından biri olduğunu idrak
edemezse; tekbir getirerek ciğer söken hayvan sürülerinin, ülkeye egemen
olmasından birinci derecede mesul
olacaktır. MHP bugün bu vebalin farkında olmadan, olmak da istemeden, mecliste
başörtüsü “serbestisinden” dahi bahsedebilmektedir.
MHP hâlâ işin, basit bir liberal demokratik
özgürlük meselesi olduğunu sanmaktadır. Oysa yapılan, eninde sonunda, kamu yoluyla başörtüsünün resmileştirilmesi ve
mecburi kılınması olacaktır. İran
örneğinden ders almaksızın durmadan bir sentetik sözde ideolojiyle millete Müslüman olduğunu
göstermeye çalışmak siyaset değildir.
MHP artık dinciliğin, insani
duygular üzerindeki tasallutunun farkına varmalıdır.
MHP artık dinin siyasetin
malzemesi olmadığını, olamayacağını idrak etmelidir.
MHP artık dinin resmi
uygulamalarda bir fitne sebebi haline geleceğini anlamalıdır.
MHP lâikilğin, “dinsiz
ittihatçıların” bize dayattığı keyfi bir rejim olmadığını, medenî ve insanca
yaşamanın vazgeçilmez şartı olduğunu öğrenmelidir.
MHP dine Ak Parti gibi bakarak
milliyetçilik yapamaz. Ağzına “Allah”
kelimesini alarak siyaset yapmanın ahlâk dışılığını anlayamadıkça MHP’nin bütün
“milliyetçilik” söylemleri, basit bir
kabileci taklitçilikten öteye gitmeyecektir.
Bunun ötesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin
medeniyet ekseni kırıldığında ortada ne MHP ne de onun milliyetçiliğini güttüğü
bir Türk Milleti kalacaktır.
MHP başörtüsü ve İslamcılık sevdasından bir an
önce vazgeçmelidir.
4 yorum:
Her kelimesi doğru ve yerinde yapılnış eleştirilerle dolu bu yazıyı birileri gene beğenmeyecek tabii.
Vakit ayırıp okuduğunuz ve yorumladığınız için teşekkür ederim. Hakikate gözümüzü kapatmakla ne kadar meşgulüz, değil mi? Her zaman beklerim. Saygılarımla.
".. başörtüsü veya türban, Türkiye Cumhuriyeti’nin lâik temellerine karşı düşmanlığın ve saldırının sembolüdür. Başörtüsü/türban bir inanç hürriyeti nesnesi değil, dinci fitnenin meşruiyet için kullandığı bir maymuncuktur."
Bu cümle tam olarak; herkesin artık türbanın bir özgürlük simgesi olmadığını anlaması için oldukça açık ve net bir rehber olmuş bence. " Kıçını açanlar giriyor devlet dairelerine, başını kapatanlar niye giremiyormuş ?" şeklinde ahkâm kesenlere cevap olsun.
İçlerinden teki çıkıp da "Türk olmaktan mutluyum. Anayasaya bağlıyım. laiklik olmazsa olmaz..." falan deseydi, o zaman bu bir ifade hürriyeti meselesi olabilirdi. Ama hepsi, istisnasız Türkiye Cumhuriyetini düşman kabul ediyor. Bu iki yüzlülüktür.
Çok teşekkür ederim Yelizciğim, eksik olma. Gene gel, hep gel. :)
Yorum Gönder