29 Kasım 2011 Salı

Sözün Penceresinden Hayat


Hayat bir mücadele mi? Yani elde etmek istediklerimiz için adım adım uğraşmak, mücadele etmek mi?
Belki hayat için mücadele çağrışımını terk etmeliyiz.
Bu sorumsuzluk mu? Yani hayatı, aslında, zor ve zevksiz ve dikenli bir şey olarak görmek daha mı anlamlı ve doğru? Daha da önemlisi, daha mı ahlâkî?
Öyleyse ne demeye yaşıyoruz ki? En güzeli ve arzulananı geberip gitmek değil midir?
Hayat için  mücadele etmek ne demektir o halde?
Yaşamak için çabalamak bu kadar kötü müdür?
Çabalamak aslında sürekli bir seçim yapmaktır. Bir yolda gitmek niyetimizi ve irademizi evrene beyan etmektir…
Galiba hayat için çabalamak gerekmediğinde, hayatın bir anlamı da kalmıyor? Tipik bir marjinal fayda trajedisine dönüyor o zaman hayat.
Hiçbir çaba boşa gitmez aslında… Bize öğretilenin tam aksine…
Hayat gönülden ve arzulu çabaların bir örgüsüdür.

Hayat, yaşandığında hayattır.
Bir kelime seçersin ve yolunu seçersin, bilsen de bilmesen de…
Bir yol seçersin ve bir hedef seçersin,  görsen de görmesen de…
Bir hedef seçersin ve bir armağan bulursun, sevsen de sevmesen de…

Her günümü yaşayarak geçirmeyi seçiyorum.


Hayatı güzel, anlamlı ve dopdolu görmeyi seçiyorum.

Bugün neşeli, inançlı ve cesur olmayı seçiyorum.


Bugün neşeli, inançlı ve cesur olmayı seçiyorum.


Bugün neşeli, inançlı ve cesur olmayı seçiyorum.


Bugün neşeli, inançlı ve cesur olmayı seçiyorum.


Bugün neşeli, inançlı ve cesur olmayı seçiyorum.



Kim ne derse desin, bu herifler moral veriyor abi!

Hiç yorum yok: