Endişe üzerine düşündüm bugün. Neredeydim? Evet, bir bankada sıra bekliyordum. Hava açık, güneşliydi. Diğer insanlar da sıra bekliyordu.
Beklediğim cevabı alamamıştım ve işlerin sonu bilinmiyordu.
Endişenin kaynağı herhalde bu: Bilinmezlik.
Ondan ilelebed kurtulmak mümkün mü? İşin açığı bilmiyorum… Belki “Evet mümkün!” demek lâzım başlamak için.
Onun belirmesine engel olmak mümkün mü? En azından benim için zor görünüyor.
Kendim için ne yapıyorum? Endişe belirdiğinde, kontrolü ele almasına izin vermiyorum. Endişe hayatın bir gerçeğiyse onu yok saymak işi çözmüyor, en azından şu aşamada…
O halde? O halde o anda elimde neler olduğu, onarlı ne zorluklarla elde ettiğim veya , layık olmadığım kadar iyi şeylerin hâlâ benimle nasıl bir arada olduklarını düşünmek… Ama sadece bunları aklımdan geçirmek bile işe yarıyor.
Çünkü Allah hep insana başka başka fırsatlar sunuyor aslında…
Belki bir gün… Hiç endişelenmem.. Ve belki işin aslı, aslında endişenin belirmesine bile gerek kalmayacak kadar saf bir neşe, güven ve inanç halinde yaşamaktır.
O halde kendime sormam gereken şey şu: “Senin inançlı, güvenli ve neşeli olmanı kim veya ne engelliyor?”
İyilik iyi olmak isteği olmaksızın ortaya çıkamaz.
O halde bu gün…
İyi olmak için inançlı, güvenli ve neşeli olmayı seçiyorum.
İyi olmak için inançlı, güvenli ve neşeli olmayı seçiyorum.
İyi olmak için inançlı, güvenli ve neşeli olmayı seçiyorum.
2 yorum:
Fikrimce endise dusunme eyleminin bir parcasi ve kaybedecek hic bir seyiniz kalmadiginda endiselenecek de bir sey kalmiyor, yasamak zor zenaat vesselam.
Yorumunuzu görmemişim abacığım, çünkü zaten ancak yazı yazan bir salak olduğum kanaatiyle kimsenin de beni okumadığına ciddi şekilde inanmaya başlamıştım... Eksik olmayın... Endişe düşün menin parçasıysa iyimserlik ve ümit neden düşünmenin bir parçası olmasın? Çok teşekkkürler, her zaman beklerim. Malum dükkân sizin, kenarda hâlâ nikiniz yazılı.. :)
Yorum Gönder