İşin üzücü yanı, , arkadaşlığa aynı şekilde bakmadığımızı, bir zaman sonra fark etmek…
Bazılarımız daha çok şey veriyor, kendinden… Bazılarımız yalnızca programına uygunken benimsiyor düşünmeden…
Bazılarımız beyninin bir parçası gibi kabul ediyor, uzaktaki arkadaşını… Bazılarımız işine uymayan bir parçayı kaldırıp atar gibi atıyor arkadaşını…
Bazılarımız hem kendisi hem arkadaşları için geliştiğini düşünüp seviniyor… Bazılarımız hatırı, hatıratı, kariyerinin geride kalan basamağında bırakıveriyor…
Bazılarımız arkadaşlarını, ırağı yakın eden gönüldaşlar sayıyor… Bazılarımız ırak olunası asalaklar olarak görüyor…
Bazılarımız yükselen arkadaşların gururunu çocukça benimsiyor…. Bazılarımız yükselmeyi çocukluktan kurtulmanın gereği sayıyor.
Bazılarımız çocukluğun saflığını ve ışığını arkadaşlarında yaşatıyor… Bazılarımız büyürken bütün bir çocukluğu çiğneyip geçiyor…
Bazılarımız bir haberin sevincini bütün arkadaşlar paylaşır sanıyor… Bazılarımız çoktan bizi gereksizler listesine ekliyor…
Böyle böyle geçiyor, hayat… Belki büyümek, aslında her arkadaşını çoktan ölmüş sayarak kalbini her biri için ayrı ayrı şimdiden dağlamak…
Yok saymanın hafifliğine kavuşup unutanlara hak ettiklerini verip unutmayanlara yük olmadan yaşamak. Belki ancak böyle bir şeydir zaten arkadaş olmak?
4 yorum:
Merhaba,neden bu kötümserlik,senin çok güzel arkadaşların var bildiğim kadarıyla.Az olsun öz olsun deyip gerçek arkadaşlarla yola devam etmek en güzeli.Hayat çok güzel,yaşamak çok güzel.Bunu unutmamalı.Selamlar.
Teşekkürler. Vardır sağ olsunlar... Gene de zaman girince araya bambaşka mecralara akıyor arkadaşlıklar...
Afşar bey, ne güzel yazmışsınız.. selcen hanımın dediği gibi karamsar belki, ama yazılan herşey de etkileyici olmak için iyimser olmak zorunda değil derim ben.. nihayetinde bir saptamada bulundunuz-çok kereler ben de benzer şeylerle karşılaştım üstelik.. elinize sağlık.
Yaren Bey, hoş geşmişisiniz. Yareye ortak olmayana denir mi yaren? Yaren tımarlamazsa öksüzüdür yaren... Gene beklerim.
Yorum Gönder