7 Ağustos 2010 Cumartesi

Türk Liberallerinin Yararsızlığı Ve Zavallılığı IV


Bütün bu açılardan mevcut liberal grubun milletimiz için söyleyeceği hiçbir şey yoktur. Onlar, toplumsal düzenimizin sahip olduğu değerlere ve normlara yabancılaşmış ciddi anlamda vatansız bir gruptur.


Onları “liberal” bir toprağa bıraktığınızda o toprağın şekline uyum sağlayıp dillerini, kültürlerini, geleneklerini rahatlıkla unutabilirler ama asla kök salmaya çalıştıkları toprağın da kendine özgü bir bileşiminin olacağını idrak edemezler. Çünkü İngiliz, Alman, Fransız liberallerinin de İngiliz, Alman ve Fransız olduğunu anlayamayacak kadar geridirler.



Ülkemiz liberalleri geri bir toplumun “nakle dayalı” kültürünün tipik “toplayıcılarıdır”. Bu açıdan, Marx , Lenin gibi insanlık düşmanlarından ezberlediklerini satmaya kalkan sosyalistlerden hiçbir farkları yoktur. Onlara Mises’in “İnsan Eylemi” adlı kitabında “ ….Ancak antropoloji, Alman ulusunun ortak atalardan gelen homojen bir grup olmadığını, çeşitli ırkların, kabilelerin, soyların bir karması olduğunu açıklamaktadır…”cümlesini dahi anlayamayacak kadar geridirler. Bu cümle Alman ulunsun varlığının kabulü anlamına gelmektedir. Bu cümle ile Mises Alman ulusunun “soyut” bir ada tekabül ettiğini ifade etmektedir. Bu cümleyi anlayamayan insanlara Sadri Maksudi ARSAL’dan öğrendiğimiz “ Tarihin bir devrinde, bir hukuk çatısı( devlet) altında bir araya gelmiş kavimler cem’i” millet tanımının da bir anlam ifade etmeyeceği aşikârdır.


Temelinde hukukun var olduğu keşfedilmiş “millet” gerçekliğini reddeden liberaller aslında “hukukun birleştiriciliğini” inkâr ettiklerini dahi anlayamayacak kadar idraksizdirler. Milleti reddederek hem toplumsal düzenin kendiliğinden oluşumu fikrini, hem fertlerin bir hukuk sağlayıcı ihtiyacıyla bir araya gelmek iradesini, hem Nozick’te ifadesini bulan “devletleşme” yordamını reddetmektedirler.


Savundukları etnik kayırmacılığın, toplumu ırk temelinde resmen ayrıştırmak anlamına geldiğini görememeleri miller düşmanlıklarındandır. Türk adını ırkî bir saflık sanmaları, millet fikrinin soyut ve hukuka dayanan yönünü enternasyonalizm adına reddetmek riyakârlığındandır. Hukukun temini için hukuk sağlayıcı milleti reddetmenin insanlık dışı sosyalizmle aynı şeyi yapmak olduğunu görememeleri “değersizliklerindendir.”


Onlar şu an ancak etnik ırkçıların payandası olarak hizmet görmektedirler ve fakat unuttukları şudur ki özledikleri etnik ayrılık gerçekleştiğinde ilk yapılacak şey etnik ırkçı ayrılıkçılarca onlara etnik kimliklerinin yani ırklarının sorulması olacaktır. Çünkü etnik ırkçılar bütün hak taleplerini ırksal farka dayandırmakta ve liberaller de buna gözü kapalı destek olmaktadır.

Bunları idrak edebilmek için ciddi bir fikrî ceht gerekmektedir. Ne yazık ki liberallerimizdeki, ilkel akademik toplayıcılık, kasaba faydacılığı, kolektivist enternasyonalizm hastalıkları fikri faaliyeti dumura uğratmakta ve liberalizmin fikri ciddiyetine de gölge düşürmektedir. Okuduğunu anlamaktan maalesef âciz, fikrinin felsefesini idrak edemeyen, fayda mülâhazalarının ahlâkî tahlilini yapmaktan uzak bir grup olarak liberallerin Türkiye’nin sorunlarına bir çözüm bulmaları imkânsızdır. Vatan fikrinden nefret eden, milleti zorlama bir kavram sayan mevcut liberaller, faydanın kendisini savunan ama faydanın öznesini inkâr eden çarpık bir mantığa sahiptirler.


Türkiye’nin batılı bir liberal demokrasiye sahip olmasının yolu, ancak faydayı ahlâkî süzgeçten geçirerek tespit eden ve bu faydayı kimin için reçeteleyeceğinden haberdar, milletini tanıyan, değer ve norm sahibi insanların artmasından geçer. Türkiye’nin liberalizmle tanışması asıl, mevcut liberal kadronun “değer yoksunluğunun” ve felsefesizliğinin anlaşılmasıyla mümkün olabilecektir.
(BİTTİ)

Hiç yorum yok: