7 Haziran 2009 Pazar

Liberal Yabancılaşma: Etnik Irkçılığın Yeni Sığınağı


Aklıma takılan soru şuydu: “Sorun liberalizmde miydi, liberallerde mi?"

On beş yıla yakın zamandır okuduğum liberal literatürden elde ettiklerime baktığımda sorunun liberalizmin kendisinden değil, liberallerden kaynaklandığını gördüm.
Hafta sonu katıldığım bir toplantıda liberallerin toplum ve devlet telâkkilerini daha iyi anladım.
Bu Telâkkiye göre, toplumun her kesimine eşit mesafedeki bir devlet aynı zamanda hiçbir millî kimlik taşımayan devlettir. Bu iddianın tek dayanağı da “milletin” tamamen devletlerce uydurulan bir hurafe olduğu iddiasıydı.
Bu durumda ancak “millet” kavramından kurtartılmış bir devlet, “hukuk devleti” diye adalndırılabilirdi.
Buraya kadar sorun yok. Çünkü buraya kadarki bütün kabuller ve çıkarımlar kendi muhayyel dünyasında tamamen tutarlı.
Elbette insanlığın bütün renklerini ortadan kaldırırsak renksiz bir devlet elde edebiliriz. İyi de neden dünya üzerinde böyle bir devlet yoktur?
Neden insanlık, renklerinden arındırılmış bir devlete koşmuyor?
Buradaki “renk”, milletin kendisidir.
Liberal eleştirilerin hedefi sanki başka bir türlüsü icat edilebilecek olan “ulus devlet” idi.
Liberteryen yazar Robert NOZİCK, “Anarşi, Devlet ve Ütopya” adlı eserinde, bir liberal öncü olan John LOCKE’un insan doğası fikrine dayanarak devletin doğal oluşumunu izah etmeye çalışır. Eserin temel fikri, devletin “doğal” bir insanî bir ihtiyacın doğal neticesi olduğudur. Buna göre devlet kâmilen teşekkül etmemiş, zaman içinde çeşitli kurumların tekâmülüyle/rekabetiyle “kendiliğinden” ortaya çıkmıştır.
Türkiye liberalleri ( Kendilerine Türk liberalleri demeyi çok isterdim) işin buraya kadarki kısmını yeterli görüyorlar ama pratikte bunun toplumsal yapıların oluşumuyla ilgisini kurmaya gerek duymadıklarından köksüzleşmeyi, yabancılaşmayı liberalizmin bir gereği gibi görüyorlar.
Oysa NOZİCK’in bahsettiği devleti oluşturan gerçek, kimlik sahibi, kültür denen toplumsal cevapları geliştirmiş toplumsal yapılar mevcuttu. Yani insanlık kültürden, dilden, örften bağımsız boş kitleler olarak devletler kurmamıştı.
Ulus devletin (Millî devlet) bir uydurma fikir olduğunda ısrar eden Türkiye liberalleri dillerin, örflerin nasıl oluştuğuna dair hiçbir fikre sahip değil. Dolayısıyla millet realitesini kendi hayal dünyalarında yok kabul ettiklerinden millet –devlet etkileşmesi konusunda en ufak fikir sahibi de değiller.
Burada bir başka ilim adamını anmakta sayısız faydalar var: Merhum Sadri Maksudi ARSAL’ı…
Merhum ARSAL, “Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları” “Irkın” ( Milletin) ortaya çıkışını, “ Tarihin bir döneminde, bir hukuk çatısı (Devlet) altında yaşamak iradesi göstermiş kavimler cem’i” mealinde tanımlar.
Bu tanımın en mühim tarafı, milletin ortaya çıkışını “hukuka” bağlamasıdır ki bu açıdan liberalizmin büyük önem atfettiği “Doğal Haklar” kabulüyle bir buluşmadan bahsedilebilir.
Normalde mileltlerin oluşumunu hukuka bağlayan bir düşünceye liberallerin sıcak bakmasını beklerdim, çünkü, bu bakış açısı, beraberliği ( hukuk devletini) rızayla açıklayan bir ideoloji için millet gibi bir realitenin ırktan, dilden veya dinden ayrı ve bunların üstünde sayılabilecek daha soyut bir kavramla açıklanması kanaatimce çok kıymetli olmalıdır.
Milletin oluşumunun temelinde hukukun olduğunu kabul etmek Nozick’in, “Hak müdafii emniyet sağlayıcı tekel” kuramıyla da aslında çok yakındır.
Meseleye bu açılardan baktığımızda ne “ulusun” ne de devletin bir öcü veya hastalık olduğunu görürüz, görmemiz gerekir.
Oysa Türkiye liberalleri beslendikleri kaynaklarla, içinden çıktıkları Türk toplumunun sosyolojik problemlerine çözüm getirmek için devleti de ulusu da birer uydurma kabul etmeyi yeterli görüyorlar.
Şüphesiz içinden çıktığı milleti inkâr edenler olacaktır. 1980 önesinde aile bağlarını “faşizm” veya ırkçılık addeden solcular mebzul miktarda var idi.
İşin kötüsü, köksüzleşmeyi, milleti reddi idealize ederken etnik ırkçılığın tarihsici ve kurucu rasyonalist tutumuna sürekli çanak tutmaları.
Katıldığım toplantıda bir akademisyenin “Etnik yapılar doğaldır fakat onları içinde barındırmasına rağmen ulus doğal değildir..” demesi beni hayrete ve dehşete düşürdü.
Çünkü bu argüman, etnik ırkçılar tarafından milletin gayrımeşru olduğu ve dolayısıyla etnik yapıların kendilerini bu yapıdan ayırabilmesi için manivela olarak kullanılıyordu.
Sayıları nispeten çok, geniş coğrafî dağılım gösteren, külütrel ve ırken çeşitlilik gösteren buna rağmen aynı sosyolojik kimlikle anılan kavimlerin beraberliği olan milletler ile sınırlı bir coğrafyada, nispeten daha küçük nüfuslu, ırken ve kültürel olarak çok daha katı/homojen olan etnik toplumların ( kavimlerin) bir tutulması maalesef liberaller için hiç önem arz etmiyor.
Kavmiyet gerginliğini doğal kabul edip millet mensubiyetini “ırkçılık” sayan bu garip tutumları ile liberaller bilhassa birkaç senedir, etnik ırkçıların liberal haklar terorisini istismar edebilmeleri için mükemmel imkânlar sundular ve etnik ırkçılığın gerek tabiatını gerekse haddini çok aşan gayrımeşru sözümona hak müdaffası metodlarını da tenkit eden ( bırakın kınamayı) tek bir yazı bile yazmadılar.
Türkiye liberallerinin gafleti, liberalizmin, millet aidiyetini, mensubiyetini reddetmekle başladığını empoze etmeleri. Onlara ne milletin ne de devletin dolayısıyla “millî devletin” birer uydurma olduğunu hem de liberal tezlerle açıklasanız dahi kendilerine, sadece Nazi Almanyası’ndan başka bir şey bilmeyen bazı düşünürlerin kötü tecrübelerini örnek aldıkları ve geri kalan hiçbir farklı düşünceyi de işitmek istemedikleri için bugün “Müslüman mahallesinde salyangoz satan adam” pozisyonuna düşüyorlar.
Allah saklasın, bu vatanın bir kısmı etnik ırkçılarca bölünür ise Türkiye liberalleri korkarım ki bu vebalin altından hiç kalkamayacak en baştaki grup olacak….


2 yorum:

selcen dedi ki...

Elinize sağlık Afşar Bey,
Bunların liberal ilkelerle filan ilgileri yokdur.Onların misyonu,aynen yaptıkları gibi milli duyguları zayıflatmak,etnik bölünmeleri en kolay kabullerle empoze etmek ve böylece birilerine bazı operasyonlar için uygun ortamı hazırlamaktır.O operasyonlar tamamlandığında zaten ya çöpe atılacaklar,ya da uçağa atlayıp yeşil kartlarını kullanıma sokacaklardır.Baht utansın.

Afşar Çelik dedi ki...

Artık ben de neredeyse böyle düşünmeye başlayacağım Selcen Hanım.

Türk adından bu kadar nefret edilen herhalde 3. bir camia yok.(1.si etnik ırkçılar)