1 Ağustos 2020 Cumartesi

Geri Ülkelerin Salak Hümanistleri



Bazı hümanist ve normalci abiler Türk adının ve egemenliğinin, insanlık dışı olduğunu düşünüyorlar.

Bu abiler Almanya’da Almanların, Fransa’da Fransızların egemenliğini tartışmayı düşünmüyorlar.

Geri zekâlılık bile sanırım medeni seviyeyle orantılı. Öğrenim ve zekâ düzeyi düşük ülkelerdeki hümanistler neden sonuç ilişkilerini gözetmekten uzak salaklar oldukları için olsa gerek ki ülkeyi kuran ulusu yok saymayı insanlığın gereği sanabiliyorlar.

Bir ülkede herkesin “ayrımsız” yaşayabilmesi için ayrımsızlığı sağlayacak bir kültürel kimlikte buluşması gerekir. Bu kültürel kimliği de ülkeyi kuran ulus temin eder. “ Temin etmenin” ne demek olduğunu anlayamayacak kadar salak hümanistlerle dolu bir memlekette yaşadığımız için yazının anlam kaybına uğradığını da düşünüyorum.

Neyse…

Bir ülkede “ayrımsızlık” yani “kanun önünde eşitlik”, kimliksizlikle sağlanmaz,  bir kimliğin bütünüyle egemen ve belirleyici olduğunun kabulüyle sağlanır ki  bu da ancak ulus devletlerinde mümkündür.

Deli Karikatürleri - YouTubePeki neden? Çünkü insanlar birbirlerini hayvanlar gibi popolarını koklayarak ya da suratlarının şeklinden tanımazlar. Medeniyet denen şeyi bu hayvani tanıma mekanizmalarını geriede bırakarak geliştirmişlerdir. Dolayısıyla kabile insanların birbirlerini tanıma mekanizmalarını sürdürerek medeniyeti yaşatabilmeleri mümkün değildir.

Örneğin Kürt feodalitesinin sözde değerleriyle ya da yalan biçimiyle  bir hukuk devleti kurmak ve onu yaşatmak mümkün değildir. Hukuk devletini yaşatabilecek düzeyde gelişmiş sosyolojik oluşum ve kimlikle Kürt, Ermeni, Sırp, Rum, Çerkez vs kimlikleri bağdaşamazlar. Bu kimlikler medeniyet, büyük kültür, temel haklar gibi modern hukuk devletlerinin yarattığı değerleri yaratabilecek olgunluğa erişememiş ve bundan sonra da asla erişemeyecek kimliklerdir.

Bu kimlikler ancak ırka ve kana dayalı bir aidiyet üretebilen kimliklerdir ki bu kimliklerin ulus yaşantısının oluşturduğu egemenliğe rakip veya ortak olabilmeleri mümkün değildir.

“Geri ülkeler”, nüfuslarının çoğunluğunun neden-sonuç ilişkilerini idrak edemediği ülkelerdir. Bunun sebebi, bu ülkelerde insanların, eğitimin ve öğretimin uzun vadeli yararlarını gözetemeyecek kadar düşük zekâ seviyesinde olmaları bu ve bu düşük zekâ düzeyini ısrarla sürdürmeleridir. Dolayısıyla “ulus”  gibi bir oluşumu idrak edemeyen geri ülke okumuşlarına ulus devletlerinin neden daha gelişmiş, arzu edilir birer hukuk devleti olduklarını  da anlatamazsınız.

Dolayısıyla geri bir ülkenin “hümanisti”, dünyada kimliksiz, aidiyetsiz, mensubiyetsiz, sorumsuz, yetkisiz, egemenliksiz, iradesiz “standart bir insan tipi” olduğuna, din gibi inanan bir salak tipolojisi sergiler.  Geri ülkenin hümanisti, gelişmiş ülkelere kaçıp hukuktan  ve çalışan nüfusun yarattığı refahtan alabildiğine yararlanmayı hayal ederken bu hukuk ve refah ortamını yaratan ulusun, değerlerinden, gururundan, tarihinden, ordusundan ve ekonomisinden habersiz  bir salaktır.

Dolayısıyla sırf adı “insandır”  diye herhangi bir topluluk veya kabile  üyesinin, kendisine “insan” değerini tanıyan ulus devletlerini yıkarak herhangi bir maymunsu şiddet egemenliğini, bunun yerine koyması düşünülemez. Kısacası… Ya ulus devletinde hukuk egemenliğini sürdürürüz ya da maymunsu tanışıklıklarımızın kıyametinde yok oluruz.





Hiç yorum yok: