Önceleri bir ifade hürriyeti sorunu idi.Ya da en azından öyle sanılıyordu;aynen şimdi "Kürt sorunu" denen şey gibi...
Bu gün artık bir fenomen. Belki de tam bir sosyal psikolji vakası, bir tür toplu cinnet...
"Türban" denen o garip kıyafetten bahsediyorum.
Türban, başlangıçta "dindarlığın"sembolüydü. "Daha doğru"olmak iddiasındaki, okumuş kızların giyim tarzı olarak sunuldu.
Hâlihazırda, türban, Türk düşmanlığının,milli devletin,lâikliğin,beşerî hukukunkarşıtı bir bayrak oldu.
Türban,akla karşı naklin, ezberin ve otoritenin açtığı yeni "sancak-ı şerif'tir".
Buradaki çarpıklık, türban takan kadınların bir yandan laikliğin sağladığıhareket özgürlüğü ve eşitlik ortamını benimseyip diğer yandan hayatın, şeriata göre ddüzenlenmesini istemeleri.
Onların kafasında, sanırım, erkeklerle türban takarak flört edebilecekleri,erkeksiz rahatlıkla dolaşıp çalışabilecekleri bir şeriat düzeni hayali var?
Bugün basında, ne idüğü belirsiz, dağarcıkları gülünç bir takım türbanlı yazarlar, bunun tipolojisi.
Bir yandan erkeklerle yan yana oturup fikir beyan ediyorl, kendilerince feminist davranıyorlar, diğer yandan Türk Ulus'unu, o ulusun egemenliğini,ne egemenliğin sağladığı hukuk birliğini, hukuku geliştiren akılcı, beşerî yaklaşımı yok etmeye çalışıyorlar.
Farkında olmadıkları şey şu: Bugün "kadın insan" olmalarını sağlayan özgürlük ortamı, İskilipli Atıf ,Derviş Mehmet,Saidi Nursi gibi insanların eseri değil. Bu özgürlük ortamı bütün fikrî alt yapısıyla Atatürk'ün eseri!
Onların erkekleri de itibarlarını lâik giyim tarzına borçlular. "Adam gibigörünmelerini" sağlayan kıyafetler tamamen lâik batıya ait.
Türban, akılcı, özgürlükçü,bir toplumsal düzenin bütün soyut ve somut ürünlerini talep eden, ama o ürünleri var eden düzene tahammül edemeyen,tümden cahil ve ilkel bir topluluğun adeta savaş flaması haline geldi.
Bu yüzden artık türban, temel hakların korunması ilkesi ve toplumsal hoşgörünün koruyucu Şemsiyesi altında daha fazla barınamaz ve barındırılmamalıdır
Posted via Blogaway
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder