22 Ağustos 2013 Perşembe

Türkiye’de Liberallerin Kimliksiz İyilik Hayali

Hukukla bölünmek
Türkiye’de liberaller hukuk devletini temini için millî kimliğin ortadan kaldırılmasını istiyorlar.

Ama şunu da biliyorlar ki yerine başka bir kimlik konmazsa bütün söyledikleri saçmalıktan ibaret kalacak.

Onun için “Türkiyelilik” diye bir kimlik icat etiler, tutmadı. Tutması için polis jopundan, etnik ırkçı teröre kadar her yolu mubah saydılar gene de tutturamadılar. Bugün bebek katillerinin  kuburlarından örgüt yönetmeleri, Türk adını yok etmek için onlarla  anlaşan  liberallerin ahlâk yoksunluğu sayesinde mümkün oldu.

Tamam bir hukuk devletinde herkes her türlü kimliğinden ayrı şekilde mahkemelerde /kanun önünde eşittir.
Buraya kadar bir şey yok.
İyi de mahkemeler meşruiyetlerini nereden alıyor?
Mahkemelere herkese eşit  derecede zor kullanabilmek hakkını veren ne?
Bu hak millî egemenlikten geliyor.

 Millî egemenlik de “millet kimliğinin” tanınmasından geliyor.
Yani?

Kanun önünde eşitliği işletebilmemiz için, kanun uygulayıcılarının meşru bir kimlikten yetki alması icap ediyor.
Mahkemeler, “Türk Milleti adına” karar verirlerken, etnik kökenlerini, büyük bir soyut kavram içinde, bir kural beraberliği, içinde eritmiş insanlar adına karar veriyorlar.  Yani kural hakimiyetine razı olarak, daha ilkel kimliklerden vazgeçen, insanlaşan canlılar adına karar veriyorlar.

Kuzey Irak’ta mahkeme var ise kim adına karar veriyor?

“Kürt Milleti” adına mı?
“ Kürt Milleti adına” karar veriyorlarsa meselâ kanun önünde eşitlik ideali  ile ben de Kürt Milleti’ne dahil olabilir miyim?  Hiç sanmıyorum. Çünkü Kuzey Irak’ta Kürtlük, ispatlanabilen kan/aşiret bağlarıyla tanınan bir şey. Başka türlü de kendisini tanımlaması mümkün değil.

Peki Kuzey Irak tipi bir etnikçi bürokrasiden bir hukuk devleti meydana gelebilir mi?
Kanun önünde eşitlik idealini sağlayıcı bir millet teşekkül edemeyeceği için oluşturulan yapı ancak bir kabile bürokrasisi olabilir ama bir devlet olamaz.

Dolayısıyla soyut değerleri yaşatan soyut bilinçler, etnik ırkçılıkla birlikte büyüyemez, var olamaz.

Demek ki kanun önünde  eşit bireylerin soyut, kurala dayalı bir kimlikleri olmazsa, herhangi bir “devletten” herhangi bir iyilik  ummamız da mümkün olamaz. Millet kurallı bir beraberlik olmasından dolayı insan toplumlaşmasının en ileri somut halidir. O yoksa ilkellik ve şiddet vardır.

Hiç yorum yok: