6 Ağustos 2013 Salı

Kendimize Blogumuza

Aslında cep telefonunda blog yazmaya başladıktan sonra bilgisayarı tuzluk gibi kullandığımı fark ettim. Çok daha verimli kullanılabilir…
Blog şüphesiz bir açık günlük ama aynı zamanda bir yazı sorumluluğu.

Bu hem kendi yazı alışkanlığımı, ifade  gücümü geliştirmem açısından hem de içinde yaşadığım toplumun sorunlarına karşı bir sorumluluk.
Hayır… Biz toplumdan soyutlanmış atomize bireyler değiliz.

Nedense bir kere toplumsal bir endişe duyduk mu kendimizi toplumun malı haline getirmemiz gerekiyormuş gibi düşünüyoruz.
Toplumun bir  parçası olmakla kendimiz olmak arasında, sanki uzlaşmaz bir çelişki varmış gibi geliyor bize ama yok.

Aslında toplumdaki bazı değişimleri gözleyerek belki önyargılarımızın, bilinç altımızın nasıl değiştiğini de gözleyebiliriz.

Bu, topluma paralel de olabilir topluma ters yönde de gelişebilir.
Blogu neden önemsiyorum?

Çünkü  blog kişiselliğimizi topluma ulaştırmamızı sağlayan naif, sınırsız ve maliyetsiz bir ortam.
Öbür yandan   matbu ortamla çok geç tanışmış  bir toplum için medeniyeti hızlandırıcı bir işlevi olabilir diye düşünüyorum. Umarım  öyle olur.
Bu ne işe yarar?

 Bu, konuştuğunuzda anlaşılabilmenizi sağlar. Bir gecekondu demokrasisinde, bir ağacın neden korunması veya içki içerken neden endişelenmemeniz gerektiğini daha rahat anlatabilmemizi sağlar.

Bu bize yazının bu dünyada insanlığa dair bırakılmış bir izi olduğunu anlatabilir.
Bu, aslında hayatı nasıl yaşamayı istediğimizle ilgili bir seçimdir.

Düşüncenin içinde mi  yoksa  dışında mı olmak istediğimizi gösteren bir seçimdir.

Bu, “güce” bakışımızla ilgili bir seçimdir.

Gücün bizim dışımızda  emredici bir zorbaya mı ait olduğunu yoksa var oluşumuzdan kaynaklanan bir sevinç mi olduğunu anlamamızı sağlayacak bir seçimdir.

Sanırım ben blogumu bundan dolayı seviyorum.
Gün ışıdı.

Endişelenmeli miyim?
Bakalım Enya bu konuda ne diyor?


Hiç yorum yok: