4 Haziran 2022 Cumartesi

Rusçu Olmak İyi Türkçü Olmak NATOCULUK Öyle Mi?

 



Rusya ABD’nin patronajına meydan okuyor. Bu elbette ABD sözde dünya egemenliğine karşı çıkanları cesaretlendiriyor.

Sorunlar şunlar:

1-     Geçmişte ABD’ye karşı komünist bir blok vardı ve komünizmin hiç de sanıldığı gibi adil ve insani bir düzen olmadığı ortaya çıktı. Dolayısıyla Rusya’nın önderliğine soyunduğu ve bizim Avrasyacıların da peşin peşin  kabul ettikleri bir “alternatif” bloğun tekrar komünizm ile oluşturulması mümkün mü? Sanırım Avrasyacılarımızın asıl özlemleri Rus iş birliği değil, yeni bir Varşova Paktı’nda Rus ayısıyla veya Çin faresiyle kol kola  sosyalistçe adalet dağıtmak .

 

2-     Rusya önderliğindeki herhangi bir az gelişmiş/mazlum milletler bloğunda Ruslar başka bir ulusun kendileriyle eşit haklara sahip olmasına izin verirler mi? Ruslar’ın ABD karşıtlığı acaba  adalet arayışından mı yoksa ulusal egemenliği ve etki alanını genişletmek arzusundan mı?  Ne yazık ki Avrasyacı vatanseverlerimizin hiç akıllarına gelmeyen bir başka soru da bu. Yani yarın bir gün Ruslar bürokrasimizi belirlemeye başladıklarında acaba sosyalistlerimiz “ Ne yapalım? Bunca yıl ABD sömürgesiydik, biraz da Rusça öğrenmekten kimseye zarar gelmez!” mi diyeceklerdir?

 

Burada temel sorun ulusal bilincin zayıflığı. Kısacası Türk gibi düşünmemek; daha doğrusu Türk olarak düşünmemek.

 

Türk olarak düşünmemek, Türkdışı düşünmek ne demek?

 

 Dünyada bir düzen tartışması sürerken kendi başımıza var olamayacağımızı, mutlaka herhangi bir ittifaka üye olarak sırtımızı sağlama almamız gerektiğini söyleyip durmak Türkdışı düşünmektir. Bu kafa, NATO’nun ikiyüzlülüğüne karşı çıkarken namuslu davranmakla övünebilir ama öte yandan Türk’ün kaderini Rus ayısına veya Çin faresine peşkeş çekmek istediğini ne yazık ki fark edemiyor.

 

Bu kafa yapısı bir Türk Devletleri siyasi birliğini kabul edemeyen, bunu hayal sanan, Ruslar veya Çinliler tarafından zamanında güdülenmiş, yabancılaşmış bir komünist militan kitlenin kafa yapısıdır.  Bu kafa yapısının Türk’ün kendi başına, kendisi için bir şey yapabileceğini düşünmesi imkânsızdır. Çünkü düşüncelerinin ağırlık merkezi Türk değildir. Dolayısıyla bu insanların “barış” telakkisi, kendi kafalarını şekillendiren “büyük devletlerin” onlara aşıladığı, adalet dağıtıcı büyük ülkelerden birine  yaslanmak, kul olmak fikrinden başka bir şey değildir.

 

Bir Türkçü Türk’ten daha büyük ve değerli bir ulus bilmez ve tanımazken bu insanların sürekli Rusya veya Çin’den medet ummalarının sebebi de budur.  Onların kafasında Voroşilov’un  veya  Lenin’in kuklası bir Atatürk tasavvurundan başka bir şey yoktur ve bundan dolayı da Türkçüleri her fırsatta NATOCU Amerikancı vs diye yaftalamaktan çekinmezler. Onların anlayacağı dilden söyleyelim: “Ne Amerika Ne Rusya Ne Çin, HERŞEY TÜRKLÜK İÇİN!”

Hiç yorum yok: