1 Ekim 2017 Pazar

Türk Ülkesinin Hücrelerine Sızan Hümanizm Paraziti


Saptırılmış Sol Bilinç Ve Fiilî PKK Destekçiliği

Vatanseverliklerinden şüphe etmediğim insanlar arasında bile bir “norm kaymasının”, belirtilerini görmek beni adamakıllı üzüyor.

Bu norm kayması, HDP’nin “siyaset çerçevesinde kalan” bir örgütmüş gibi görülmesiyle ortaya çıkıyor.

HDP siyasi bir örgüt mü? Dahası “siyasî” sıfatının meşruiyet sınırı nasıl belirlenmelidir? Bu sınırlar belirlenmeden siyasî eylemi eleştirmek ve belki daha sonrasında yargılamak mümkün olamaz.

Öncelikle şunu belirlememiz gerekiyor:

Her ulus için geçerli bir ulus üstü “adalet uygulaması” diye bir şey yok.  Dünyanın en gelişmiş demokrasilerinde bile o demokrasileri kuran ulusların kültürlerini, örflerini,   kurucularının hukuksal normlarını aşan ve bunlara “amir” bir üst ulusötesi norm söz konusu değil.

Dikkat edilirse AB Anayasası dahi, ulusların ulusal devletlerinin  bütünlüğü konusunu, o ulusların kendi hukuk yapılanmasına bağlamıştır.

Hal böyle olunca HDP gibi etnik ırkçı bir partinin siyasetinin geçerliliği veya herhangi bir siyasi söylemi var sa bile bu söylemin Türk ulusal devletinin kuruluş ilkeleri ile ( Bazıları kuruluşumuzda lâik olmadığımızı söyleyebilir ama bu durum Türk devrimiyle zaten fiilen hayata geçirilmiştir.) ne kadar bağdaştığını sorgulamamız gerekmez mi?

HDPli sözde siyasetçiler siyasetlerinin PKK ve onun önderi tarafından belirlendiğini asla saklamıyor. Emirlerini doğrudan doğruya bir bebek katilinden alıyorlar. Bir vatan hainini alenen savunuyor ve onun  sözde önderliğini, sözde ilkelerini silah zoruyla, tehditle Türk Ulusu’na kabul ettirmeğe çalışıyorlar.

HDP eline doğrudan silah almaksızın, eline silâh geçirmiş Kürt etnik bölücülüğünün sözcülüğünü yapıyor.

Ne yazık ki hiçbir ama hiçbir solcu “ Türkiye’nin bir Türk devleti olması tartışılamaz bir gerçektir. Bunu tartışmaya dahi açmağa kalkmak vatana ihanettir!” diyemiyor.

Bunun sebebi basit: Sol ideolojisi itibariyle aslında Atatürk’ün öncülük ettiği Türk devrimine yabancı kalmış, enternasyonalist bir ideolojik kamp olarak yaşıyor. Bu kampın içinde, Türk adına, Türk kültürüne, Türklük bilincine, Türklük gururuna dair herhangi bir değer ve norm barındırılmıyor.

Lâikliğe, akla değer veren insanlar da artık yavaş yavaş solun çizdiği bu Türk dışı “uygarlık” tablosuna adapte olmağa ve böylece yalnızlıktan kurtulmağa çalışıyor.

Bu arada ne oluyor?

Bu arada İslâm’ı kullanarak Türk’ü islam dışı ve ırkçı bir kabile olarak görenlerle Türklüğü “ büyük insanlığın “ dışında kalan işgalci bir ırk olarak gören Kürtçüler, Türk düşmanlığı cephesini “ vatansız solcularla” birlikte daha da genişletiyor.

Solun içinde “ Türk” demeden, Türklüğüyle öğünmeden, Türk’ü dünyanın geri kalanından kutsal ve üstün bilemden “vatansever” olunabileceğini sanan fiilen vatansız ve kimliksiz bir kitle büyüdükçe büyüyor ve o kitleyi de “Ne Türk dedim ne Kürt” kaçamağıyla siyaset yaptığını sanan CHP temsil ediyor.

Böylece Atatürk’ün açık Türkçülüğüne, vatanseverliğine, bağımsızlık idealine silahsız da olsa saldıran herkes “demokrasi sınırları içinde” kabul ediliyor. Oysa  Türk ülkesinin kuruluş ilkeleri  silahsız da olsa saldırıya uğradığında savunulmazlarsa  silâhlı bölücü saldırıların zımnen ve ivedi biçimde kendilerine meşruiyet zemini elde edecekleri unutuluyor ya da görmezden geliniyor.

Bir arakdaşım HDPli sözde vekillerin yargılanmasına karşı çıktığını söyledi. Bunun onları daha da saldırgan ve dahası “meşru” yapacağından bahsetti.

HDPli vekiller doğru sebeplerle ve doğru şekilde mi tutuklanmıştır ben de emin değilim. Ama emin olduğum bir şey var. HDPli vekillerin arzu ettikleri şeylerin hayata geçmesine izin verirsek, ülkenin bir kısmı Kürdistan diye bölünecektir. Söylediklerinin sonuçları apaçık Türk ülkesinin bölünmesi olarak ortada olan insanların barışçıllığından bahsetmek belki başlangıçta safdillik kabul edilebilir ama bu körlükte bir müddet daha ısrar, gaflete, hamakate en sonunda da ihanete dönüşür.


Ne yazık ki solun en vatansever kesimlerinin dahi içine alan norm kayması, HDPli  sözde siyasetçilerin aslında normal, barışçı, uygar insanlar olduklarına dair  bir ikna ortamı yaratıyor. HDP’nin “normal” sayılmasıyla birlikte Türk vatanını savunmak ve Türk olmak zorlaşıyor. Kimin umrunda?

Hiç yorum yok: