19 Ekim 2017 Perşembe

TESPİTİM GELDİ: Milletlerin Oluşumu Üzerine


Az önce dershaneden gelen kızım öfkeli ergen tavırlarıyla ortalıkta dolaşıp önce annesini sonra beni fırçaladıktan s...onra (Yarabbi şükür) birden yanıma gelip sordu:
- ABD nasıl öyle bir güçlü bir devlet olabilmiş, millet bile değiller?
Gülerek cevapladım:
- Nasıl değiller? Bir Amerikan milleti var… 
- Nasıl var? Aynı ırktan bile değiller… diye bağırarak cevapladı. Olgun baba tavrımı takınarak ona gerekli açıklamayı yapacak iken odadan çıktı. Kapısını çarparak odasına girdi. Sanırım tavrımı alaycı bulup kızmıştı… 



Dinleseydi şunları söyleyecektim:
“Milletlerin bir ırktan olduğuna dair 18. Yüzyıldan kalma görüş daha 19. Yüzyılın başında ırk kavramının, ırkların; göçler, savaşlar, fetihler, köle ticareti vb. faktörler yüzünden saf kalamayacak kadar yoğun bir şekilde karışmış olmasından dolayı milletlerin tanımlanmasında tam olarak kullanılamayacak bir ölçüt olduğu ortaya çıkmıştır. Hayvancılıkta bile ıslah çalışmalarında melezleme yapmak için “saf hat” bulunması ciddi bir problemdir. Buna karşılık uzun süreler birlikte yaşayan topluluklarda evlilikler yoluyla akrabalık derecesinde yakınlaşmanın bir soy birliğinin göstergesi olması, geniş coğrafyalara yayılmış milletler içinde tam olarak açıklayıcı olamadığı, kolayca çökertilebilecek bir kanıt olduğu da açıktır. Soy birliği millet altı yapıları açıklarken kullanılabilecek oldukça kullanışlı bir kavramdır. 


Türkler gibi kadim milletlerde bilinmeyen bir tarihten itibaren birbirine yakınlaşan kavimlerin benzer dil ve kültür üretmeleri, birbirleri ile akrabalık bağları kurmaları belirleyici olsa da, bir güçlü otoritenin baş eğdirici kudreti ile bazen gönüllü çoğunlukla da zorunlu katılımlar milletin oluşmasında amil olsa gerek. Mete’nin bozkırda estirdiği güçlü rüzgârın bozkırda yay çeken bütün kavimleri tek bayrak ve devlet çatısı altında toplaması, aralarındaki ilişkileri hukukun (töre) belirlediği bir milletin Türk milletinin doğuşunu müjdelemiştir. Bir coğrafya parçasında bir araya gelen toplulukların birbirleri ile iletişim kurma zorunluluğu birkaç nesil içinde ortak bir dilinde ortaya çıkmasını sağlamış olmalıdır. Bu ortak dil bütün kavimlerin, kabilelerin kadimden beri kullandıkları dillerin her birinin ayrı ayrı renklerini de taşımış da olabilir, güçlü olanın dilinin benimsenmesi şeklinde de topluluk içinde yayılmış olabilir. 

Burada sonuç önemlidir. Bir araya gelen kavimler, kabilelerin her birinin kültürlerindeki benzer yönlerin yaşaması, genel kabul görmeyenlerin unutulması yoluyla ortak bir kültürde oluşmuştur. Türk milleti özelinde konuştuğumuzda dağıldığı çok geniş coğrafyalarda farklı kavim ve kabilelerin katılması ve bünyede erimesi yoluyla tarihi yolculuğuna devam ettiğini görüyoruz. Güçlü ve canlı kültüre sahip milletlere gönüllü katılımlar olurken, aksi durumda millet dokusunun tersine bir şekilde çözülmesi de kaçınılmaz olmaktadır.


Amerikan milleti, keşfedilen bir kıtaya gelen farklı milletlerden insanların bir dil ve kültür birliği (Amerikan hayat tarzı) için birçok çatışmalardan sonra uzlaşmalarının ardından milletleşme sürecine girmiş genç bir millet olarak kendi ortak tarihini de ürettiği göze çarpmaktadır. Oluşturduğu milletleşme potası bütün dünya insanlarını gönüllü olarak içine çeken yüksek bir cazibe gücüne sahip olduğu da bir gerçektir. Milletleşmenin en önemli göstergesi o milletin temsil ettiği değerler için canını verecek insanların bulunması gösterilebilir. Amerikan değerleri için insanlar ölmeyi göze alabildiklerine göre bir Amerikan milleti de var demektir. 



BUGÜN AMERİKALILAR GÜÇLÜ BİR MİLLET OLARAK DÜNYAYI YÖNETMEKTEDİRLER. ASIL OLAN, DÜN BİZİ GÜÇLÜ YAPAN ŞEYLERİN, BUGÜN AMERİKALILARI GÜÇLÜ YAPTIĞI GERÇEĞİNİ FARK ETMEMİZ VE GEREĞİNİ YAPMAMIZDIR…

Hiç yorum yok: