Sinema endüstrisi için en anlam
ifade eder bilemem. Zaten işi perde arkası her zaman büyüyü yıpratır.
Ama bence bu film yapılırken de
emeği geçen herkesi etkilemiştir.
Tom Hanks ve Julia Roberts
inanılmaz iyi iki seçim… “Forest Gump” ile kafalarımıza ebedi bir iyimserlik
abidesi
gibi yerleşen Tom Hanks bu filminde de aynı etkiyi bırakıyor.
Julia Roberts ise “Erin Bornkovic’tekinden” bile daha sert ve
çarpıcı bir depresif karakteri canlandırıyor ki bazen cidden bu gerçekçilik
seyirciyi yoruyor.
Peki ama kim Larry Crown?
Larry Crown’u seyrettiğimde, “ŞahaneHayat’ta”
seyrettiğimiz James Stewart geldi, aklıma. Belki Tom Hanks , Stewart’ın kendiliğinden taşıdığı o tevazu ve iyimserlik
havasının günümüzdeki temsilcisi.
Filmin ışıkları, müziği, sesleri,
rejisi vs işin açığı bana öyle önemsiz geliyor ki… Bu filmin kötülüğünden değil…
Aksine zaten bütün ögeleri ustaca yerli yerine konmuş öyle aydınlık bir film
ki bunların hiç biri çıkıntılık edip de
seyirciyi rahatsız etmiyor.
Ben filmin öyküsünü sevdim.
Kendine acımamak, hayatı mutlaka
bir köşesinden tutmak, kendini geliştirmek için uğraşmak, samimi olmak ve
sınırları koruyabilmek gibi çok hoş ve iyimser temalar içeriyor, “Larry Crowne”.
Çöpleri toplayıp türlerine göre ayıran, öpüştüğü öğretmenini
mahcup etmemeye özen gösteren, karamsarlığa teslim olmayan Larry Crowne,
karamsarlığın ve hiççiliğin/nihilizmin adeta
bir akıl dini gibi kutsandığı bir
devirde bence bazen gözlerinizi nemlendirerek size yaşamakta olduğunuzu hatırlatan samimi bir film.
Şahsen ben sevdim, tekrar tekrar
seyredebilirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder