Pazarın bitişiyle yaşanan
pazartesi gerginliğini mi?
Elektriksiz geçmiş günlerin yoksunluğunu mu?
Belki gerçek bir yoksunluk durumu yaşanmadan bazı şeyleri anlamak mümkün olmuyor…
Şu sıralar Shantaram’ı okumaya
devam ediyorum. Ne zamandır bir günlük yazmadım. Oysa öğlen öncesi bahçedeki
yarım yamalak bir kameriyenin altında
oturup bir yandan oğluma göz kulak olup bir yandan Bombay’ın gecekondularını
okumak bambaşka bir tecrübe olmuştu.
Elinizde çok fazla şey yoksa
olanların her biri bambaşka bir değer kazanıyor.
İşte o zaman elinizdekini
güzelleştirmek ve değerlendirmek gereği ortaya çıkıyor. Belki de yaratıcılığın
kaynağı sadece budur?
Gene mi vaaz ediyorum? Gene mi
tartışmalı hükümler veriyorum? Belki evet… Belki de hayır?
Sonuçta kendi günlüğümde kendi
kendime sayıklıyorum. Sayıklıyorsam neden bunu herkesle paylaşıyorum? Belki
kendini beğenmişlik, beğenilmek arzusu… Belki de kendimi anlama çabası?
Belki de kendimizi ancak kendi ifadelerimizle anlayabiliyoruzdur… Belki diğerlerinin yaptığı
şey, kendi ifadelerimizi keşfetmemiz için bize yardımcı olmaktır.
Gün batarken belki de yapılacak
en iyi şey, bir günlük yazmaktır…
2 yorum:
eksikliğini yaşamadan değerini bilmediğimiz şeylere içelim :)
Ayarsız gene bir gelmiş pir gelmiş... Hoş gelmiş... :) O halde.. İçelim a dostlar!..
Yorum Gönder