Allah’a inanmak büyük iddia…
Galiba o kadar kolay söylenmemesi gereken bir söz… Çünkü onun var ve tek olduğunu söylemekle iş
bitmiyor.
Başımıza gelenlere,
zayıflığımızdan isyan ederken onun varlığını düşünmeyip kendimizi ihmale dilmiş
hissettiğimizde, aslında ona inanmış olmuyoruz.
Onun bizi yarı yolda
çaresiz bırakmayacağını düşünmediğimiz her an aslında inançsız davranıyoruz.
Elimizdeki servetlere güvendiğimiz ve
kendimizi bununla güvende hissettiğimiz her an aslında inançsız
davranıyoruz.
Kendi ailemize duyduğumuz güvenin, ailemize duyduğumuz inançtan kaynaklandığını
düşünmeden, Allah’ı aslında hiçbir işe karışmayan, etkisiz ama bir şekilde kendisine saygı
duyulması gereken öfkeli bir büyük insan gibi farz ediyoruz.
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” diyen Allah’ı kulak ardı
edip din tacirleriyle dinimizi alıp satarak
mümin olmaktan bahsediyoruz.
Cumadan çıkıp haram kazanan insanların kazançlarına
özeniyoruz ve mümin olduğumuzu iddia ediyoruz.
Alış verişte yalan söyleyip kazıkladıklarımızdan gelenleri “bereket”
sanıyoruz ve kendimize “mümin” diyoruz.
Pahalı evlerde
oturarak pahalı giyinerek dinci
ilkelliğimizi örteceğimizi düşünüyor, saygınlık için paraya sığınıyor sonra da
müminliği kimseye bırakmıyoruz.
Sahi… Allah’a inanmak bu
kadar kolay mı? İpek türbanlı ve Armani ceketlilerin anlaması için bir
daha sorayım: Allah’a inanmak bu kadar “ucuz” mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder