6 Mayıs 2012 Pazar

Parayla İman


Allah’a inanmak büyük iddia…

Galiba o kadar kolay söylenmemesi  gereken bir söz…  Çünkü onun var ve tek olduğunu söylemekle iş bitmiyor.

Başımıza  gelenlere, zayıflığımızdan isyan ederken onun varlığını düşünmeyip kendimizi ihmale dilmiş hissettiğimizde, aslında ona inanmış olmuyoruz.

Onun bizi  yarı yolda çaresiz bırakmayacağını düşünmediğimiz her an aslında inançsız davranıyoruz.
Elimizdeki servetlere güvendiğimiz  ve  kendimizi bununla güvende hissettiğimiz her an aslında  inançsız  davranıyoruz.

Kendi ailemize duyduğumuz güvenin,  ailemize duyduğumuz inançtan kaynaklandığını düşünmeden, Allah’ı aslında hiçbir işe karışmayan,  etkisiz ama bir şekilde kendisine saygı duyulması gereken öfkeli bir büyük insan gibi farz ediyoruz.

“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” diyen Allah’ı kulak ardı edip din tacirleriyle dinimizi alıp satarak  mümin olmaktan bahsediyoruz. 

Cumadan çıkıp haram kazanan insanların kazançlarına özeniyoruz ve mümin olduğumuzu iddia ediyoruz.

Alış verişte yalan söyleyip kazıkladıklarımızdan gelenleri “bereket” sanıyoruz ve kendimize “mümin” diyoruz.

Pahalı  evlerde oturarak  pahalı giyinerek dinci ilkelliğimizi örteceğimizi düşünüyor, saygınlık için paraya sığınıyor sonra da müminliği kimseye bırakmıyoruz.
Sahi… Allah’a inanmak bu  kadar kolay mı? İpek türbanlı ve Armani ceketlilerin anlaması için bir daha sorayım: Allah’a inanmak bu kadar “ucuz” mu?

Hiç yorum yok: