14 Mart 2012 Çarşamba

Ümidi Çağırmak

Ne zamandır ara vermiştim, bloga.

Bugün gittim, bir duvar bataryası aldım mutfak için… Üç aşağı beş yukarı hemen bütün yapı marketlerde fiyatı aynı, anladığım kadarıyla… Aldım da kendimi pek bir lüzumsuz hissettim. Elimde pek bir eğreti durdu sanki batarya…

Hava yağışlı ve soğuktu. Sigara içen bir adam, kapının hemen dibinde yolun ortasında duruyordu. Sanırım yana çekilse kendini pek emniyette hissetmeyecekti. Öyle ya biz dip dibe piknik yapmazsa rahat edemeyen bir milletiz. Bir abim de elinde araba anahtarını tespih gibi tutarak markete giriyordu.

Bütün bunlardan ne gibi bir fikir devşirmek gerekirdi, bilemedim, hâlâ da bilemiyorum.

Bu işin kârı ne oldu? Metroda gidip gelirken okuduğum Yılmaz ÖZDİL oldu… İyi de oldu. Sonra da…

Endişelere ve korkulara kapılıp gitmemek fikriyle ilgili bir uyanmak oldu. Sebebi bilinmedik kaygılara teslim olmakta beis görmüyorum amma…

Nedense sebebi en açık belli ümitleri görmezden geliyorum ha?

Ümdin aklını çağırıyorum. Ümidi seçiyorum.
Ümidin aklını çağırıyorum. Ümidi seçiyorum.
Ümidin aklını çağırıyorum. Ümidi seçiyorum.
Ümidin aklını çağırıyorum. Ümidi seçiyorum.
Ümidin aklını çağırıyorum. Ümidi seçiyorum.

Hiç yorum yok: