19 Kasım 2022 Cumartesi

Ekmek Hangi Aslanın Ağzında?


Geçen gün bir felsefeci hanımın kısa bir videosuna rastladım. “Felsefe insanı geçindirir mi?” gibisinden bir başlığı vardı.

 

Felsefenin bir ekmek kapısı olmaması iyi bir şey mi?

 

Felsefenin bir ekmek kapısı olabilmesi için “fikir mülkiyetinin” yerleşmiş olması gerekiyor. Bu da insanın fikirleri dahil bürün ürünlerinin “değerli” kabul edilmesi anlamına geliyor.

 

Oysa bizde insanın kendi başına bir değeri yok.

 

Köylülük, kapalı toplumculuk, şeriatçılık, etnikçilik vs insanı ancak ait olduğu ortaklaşmayla/kolektiviteyle tanımlayan anlayışlar çarpıtılmış demokrasimizde  varlıklarımızı iyice değersiz ve önemsiz kılıyor.

 

Hal böyle olunca da bireylerin estetik ve felsefi ürünleri çöp mesabesinde değerlendiriliyor.

 

İlkeliz, maddeciyiz, aç gözlüyüz, tatminsiziz, sürüyüz.

 

Sanırım olan biten, bu.

 

 


Hiç yorum yok: