13 Aralık 2016 Salı

‘NE HARİKA BİR DÜNYA ‘ VE TÜRKİYE GERÇEĞİ

Yeşil ağaçları görüyorum, kızıl gülleri de 
Sen ve ben için açtıklarını
 

Ve düşünüyorum kendi kendime ne harika bir dünya diye.
 
Mavi gökleri görüyorum ve beyaz bulutları
 

Işıkla kutsanmış gün, karanlık kutsal gece 
Ve düşünüyorum kendi kendime ne harika bir dünya diye.
 

Gökkuşağının renkleri ne güzeller gökyüzünde
Ve bir de geçip giden insanların yüzlerinde

Nasılsın diyerek el sıkışan dostları görüyorum 
Gerçekten seni seviyorum diyorlar
 

Ağlayan bebekleri duyuyorum, büyümelerini izliyorum
 
Hiç bilmeyeceğim kadar çok şey öğrenecekler
 

 Ve düşünüyorum kendi kendime ne harika bir dünya diye 
Evet düşünüyorum kendi kendime ne harika bir dünya diye.

"What a Wonderful World", Bob Thiele ve George David Weiss tarafından yazılmış, ilk kez Louis Armstrong tarafından seslendirilmiş ve 1968 başlarında single olarak çıkarılmış bir şarkıdır. Dönemin ABD'sinde yükselen ırki ve politik gerginliğe bir panzehir olması amaçlanan şarkıda, günlük yaşamın sıradan güzelliklerinden zevk alınması betimlenir. Yine de şarkı ilk zamanlarda ABD'de tutulmamış, sürpriz bir şekilde Birleşik Krallık'ta başarı yakalamıştır(Vikipedi).

YouTube video sitesinde yayınlanan şarkının, klip görüntülerinde Louise Armstrong’un Vietnam’da savaşan Amerikan askerlerine verdiği konser yer almaktadır. Şarkının yıllar sonra dile dolanmasına ‘Good Morning Vietnam’ filminin soundtrackinde yer almasının payı büyüktür.

Belli ki özgürlükler ülkesi Birleşik Devletler, yaşam tarzlarından memnun olmayan diğer ırklardan özellikle Afro Amerikan kökenli yurttaşlarına ve anti-komünizm savaşı verdiklerini iddia ettikleri Vietnam savaşında yer alan yılgın askerlerine moral olsun diye bu çiçekli böcekli şarkıyı ısmarlamış; üstelikte siyahi bir şarkıcıya yorumlatmış.  Louise Armstrong’un müthiş yorumuna diyecek yok elbette… Belki ayıla bayıla yorumlamış belki de birileri söyle demiştir. Neticede ırki sorunları onunda yaşıyor en azından hissediyor olması gerekir... Şarkının yayınlanma zamanı ile Martin Luther King suikasti (4 Nisan 1968, Memphis) neredeyse eş zamanlı.

Şarkıyı bir yana bırakalım. Cumartesi gecesi, yine- yeniden tecavüze uğradık. Artmayacağına umut ettiğim 44 şehit ve 150 den fazla yaralı var. Gencecik vatan evlatları üzerinden bir şeyler yazmak, ne kadar utanılası bir durum.., Ar damarı insanın bir kere çatlamaya görsün, insan her şeyi kanıksar. Bir yerde feryat figan analar, kardeşler ağlarken diğer yanda birileri çıkar günlük hayatınızı normalleştirin, teröre prim vermeyin diye arsız arsız konuşur.
Ana karasına kimin ne için yaptığı hâlâ belirsiz olan 11 Eylül saldırılarından sonra dünyayı kana bulayan Birleşik Devletlerden, PKK sevici Avrupalı Devletlerden sözde destek mesajları almak ‘ne harika bir dünya’ dedirtiyor, insana…

Gün geçmiyor ki sosyal medyada bir ihbar yayınlanmasın, şuraya gitmeyin bombalanacak diye. Gündüz sıradan köylü gece PKK militanı olanı kırsalda asker ayıramazken büyük şehirde nasıl ayıracağız. Açılım süreci denen sahtekarlık döneminde arsızlaşan, Türk Halkının aksine ırkçı bir söyleme bürünen bu ne idiği belirsizleri aylardır askeri, polisi. korucusu vura vura bitiremedi. En nihayetinde devlet yönetimi de dahil hepimiz Türk olduğumuzu hatırlattılar.

Ülkemiz PKK sevicileri ve ülkesinde kalıp savaşmayan korkaklar sürüsü Suriyeli Arapların işgali altında. Sürekli çoğalıyorlar, savaşacaklarına sevişiyorlar. Ne gam, karnında bebeği kucağında daha yaşını doldurmamış bir başka bebek... Yarın öbür gün PKK seviciler yetmezmiş gibi bunlarla da uğraşacağız. Özgür dünyanın muteber temsilcileri dönüp bir de bunları sorgulayacak. Hatta Hatay merkezli bir Arap özerk bölgesi kurun derlerse şaşırmayın.

 Ben de ‘Ağlayan bebekleri duyuyorum’, babası şehit olduğu için onun sıcak kucağından mahrum kalacak..

1 yorum:

Afşar Çelik dedi ki...

"Dünyada ne işe yarıyoruz?" diye düşünen varsa, dünyanın neresinde yaşadığımızı anlamamız için nefis bir analiz.

Derya Hanım yine entellektüel bilincini konuşturmuş.

Herkes okumalı.