15 Şubat 2023 Çarşamba

Nefret Dalgası

 


Bazı arkadaşlarım beni sosyal medyada engelliyor.

 

Muhtemelen beni faşist, ırkçı, insanlık düşmanı bir suçlu gibi görüyorlar.

 

Onlara göre ben muhtemelen Türklüğü savunduğum için faşist, ırkçı, ayrımcı bir insanım.

 

Burada benden nefret edebilmek hakkını kendilerinde görüyorlar.  Onlara göre ben, gene muhtemelen Kürt düşmanı, göçmen düşmanı, ayrımcı, ırkçı, faşist bir insan olduğum için benden nefret ederlerken rahatsızlık hissetmiyorlar.

 

Beni muhtemelen nefret etmekle suçlarken beni “meşru bir nefret objesi” sayabiliyorlar.

 

Ölçülerine göre Türkiye Türklere ait bir toprak değil.  Onlara göre Türk çocuklarının,   kendi milletlerini üstün, övünülesi, değerli görmesi “normal” değil.  Onlara göre Türk çocuklarının, vatanlarını sahiplenmesi, koruması, savunması, güzelleştirmesi normal değil.

 

Onlara göre “insan” kimliksiz, tarihsiz, kültürsüz bir uhrevi yaratık.  Kafalarında  ahlâkî bir insan idesi yaratıyorlar ve bu idenin her türlü kimlikten bağımsız  ve üstün olduğunu düşünüyorlar. En azından “insan” dedikleri zaman neden bahsettiklerini anlıyoruz.

 

Bu beni acı acı güldürüyor.  Peki neden?

 

Çünkü beni sosyal medyada engelleyip de benden nefret etmeyi insanlık ve ahlak gereği sayan arkadaşlarım, nefret ettiğimi düşündükleri insanların amaçlarını, dünya görüşlerini, bakış açılarını ya bilmiyor ya da bilmezden geliyorlar.

 

O arkadaşlarım, mesela Kürtçülerin, Türk adından ve egemenliğinden nefret etmesini, Türk vatanının bir bölümünü terörle, ihanetle ayırmaya çalışmasını meşru kabul ediyor.

 

Gel gelelim meselâ hakkını savundukları Kürtçülerin kan dökerek elde etmek istedikleri topraklarda, herkese Kürtçe konuşturacaklarını, sözde ulusları ile övüneceklerini, çocuklarına sözde uluslarını sevdireceklerini, sözde tarihlerini ellerinde tuttukları topraklarda herkese dayatacaklarını ya bilmiyorlar ya da bilmezden geliyorlar.

 

Bu bir komplo teorisi gibi gelebilir ama benden nefret ederken vicdanları hiç sızlamayan  bazı eski arkadaşlarım, vizesi için neredeyse yalvaracakları ulusların, kendi ülkelerinde nasıl davrandığını gizliyor.

 

Burada aklıma şu geliyor.

 

Nefretsiz bir dünya mümkün değil. İnsan mutlaka bir şeylerden nefret eder.

 

Nefretimizin her zaman bir hedefi olur.

 

Biz ancak Türk’ten nefret edenden, Türk’e karşı olandan, Türk’ü kabul etmeyenden nefret ederiz. Neden böyle? Çünkü Türklük, ahlâka aykırı bir olgu değil. Çünkü Türk olmaktan vazgeçerek “insan” olunamaz.

 

Bir nefret dalgası var ama bu nefret Türk çocuklarından kaynaklanmıyor.

 

Keşke askerlerimizi, öğretmenlerimizi, bebeklerimizi,  şehit eden, öldürenlerin içindeki Türk nefreti de arkadaşlarımı  azıcık rahatsız etseydi.

 

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok: