27 Şubat 2012 Pazartesi

Ece Sükan Benim Bloguma Yakışan VAIO'yu Seçti... Sıra Sende!

Bana en çok Turuncu VAIO yakışıyor!

Ünlü moda ikonu Ece Sükan, Sony VAIO için ilginç bir işe imza attı. Blogların renkli dünyası ile Sony VAIO'nun renkli dünyasını birleştiren Ece Sükan, bir çok blog gibi benim blogumu da inceledi ve yakışacak olan rengi belirledi. Ece Sükan, blog içeriği, tasarımı, duruşuna göre 6 farklı rengi olan Sony VAIO içinden bana Turuncu VAIO'yu seçti.

Ayrıca Facebook üzerinde yapılmış özel bir aplikasyonla Ece Sükan profil fotoğraflarını inceliyor ve sana yakışan Sony VAIO'yu belirliyor. Sen de fotoğrafa tıklayarak Facebook üzerinden VAIO kazanma şansı yakalayabilirsin...




sony-vaio

Bir bumads advertorial içeriğidir.

22 Şubat 2012 Çarşamba

Gerçekten Sanallık mı Problemimiz?

Facebook'un da modası geçti herhalde?
 İlkokul arkadaşlarımızı bulduk. Ne yaptık ne ettik öğrendik, baktık ki çok da farklı geçmemiş gençliğimiz...

Hevesimizi alıp günlük hayatımıza yöneldik.

Sanallık falan değil problemimiz. İlişkilerin sanallığı falan değil derdimiz.  Kendi içimizde  yalnızız biz.

Dikkat: Rumeli Hisarı'nda Ejderhalar Var!

"Eski aşklar Yeşilçam'da kaldı" lafı klişe olmaya yüz tutmuşken, fırtınalı sevdalar, çekişmeli ilişkiler günümüzde hem magazin basınında hem de yakın çevremizde -buna kendimiz de dahil- karşımıza bolca çıkıyor. Sevgilimizi elimizden almak isteyen dış mihraplar yoğun şekilde çalışırken bize de biricik aşklarımızı elimizde tutmak için yapmamız gereken çok iş düşüyor. Bu konuya nereden geldiğimi açıklıyorum!

8x4 yeni deodorantları Beauty ve Beast için muhteşem bir project mapping uygulaması daha yapmış. Gösterinin hikayesi kısaca şöyle: romantik bir aşk hikayesi kötü niyetli bir ejderhanın tehdidi altına giriyor. Kahraman erkeğimiz çekici kokusunun da yardımıyla güzel kızı kurtarıyor ve hikaye mutlu bir şekilde sona eriyor.

8x4 dünyasını Facebook'tan takip etmek isteyenler; http://www.facebook.com/8x4Turkiye

Bir bumads advertorial içeriğidir.

13 Şubat 2012 Pazartesi

Halimiz Ahvalimiz Ah Bu Halimiz

Memleketin ahvaline dair yazmanın artık bir manası var mı? Memleketin bir ahvali var mı artık? Yazsak “İşine bak!” denecek değil mi?

İyi de işimiz bizden ayrı bir şey mi? Yani  metroda giderken, karşınızda  bıyığıyla, paçasıyla kendini belli eden biri, gözünüze sokar gibi  tuhaf kitaplar okuyacak ve işinize bakacaksınız, meselâ… “Ne var bunda?” denebilir… Eskiden ben öyle derdim meselâ…  Mesele şu ki artık siz “tuhaf” ve “anormal” hale gelmeye başlıyorsunuz…

Ne zaman başını örtüverdiğini anlayamadığınız bir kız,  hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam ediyor , alımlı çalımlı makyaj yapıyor,  daracık kotlar giyiyor, göz alıcı türbanlar takıyor, yanından “Güzelliğe” bak  maşallah!” demeden geçemiyorsunuz ama, aslında benzemeye çalıştığı insanlarla aynı şeyi yaşayıp yaşamadığından  bile emin değil… Quick Silver mont giyip elde anlamsız küçük kitaplar taşıyıp herkese göstermek neyin nesidir?

Bu kadar mı önemlidir bir sürüye uymak? Türkiye bir sürüler alanı haline mi geldi? Türkiye artık güçlü sürülerin zayıf sürüleri kovduğu bir mera veya av sahası mı?

“İşine bak!” diyeceksiniz de… Olanı biteni anlamaya çalışmak bile artık anormal ve hatta suç haline gelmişse  işine bakmak ne anlama gelir ki? Diyorsanız ki “ Düşünmek sana mı kaldı?” bari siz düşünün de ona göre yaşayalım… Ama siz de düşünmek istemiyorsunuz ki?. Büyükleriniz ağabeyleriniz düşünüyor mu bari sizin yerinize? Düşünmüyorlar mı? İyi de insan düşünmeden yaşayamaz ki… Bizim öğrendiğimiz “insan” tarifinde bu vardı… Yoksa Türkiye olarak toptan insanlıktan çıktık da benim  mi haberim olmadı?

Blogun Yarasına Vay Lili Vay Vay!

Yazasım gelmiyor bazen… Bu bir günlük değil mi? İnsan bir günlüğü niye yazar…

Günlüğün mahremiyeti olmalı değil mi? Öyleyse blog yazmanın mantığı nedir? Sanırım, blog aleminde en sık rastladığınız sorulardan biri de budur… Blog eskisi kadar işlevsel mi acaba? Yoksa bir şekilde dolgu ayzılarla reyting  hedeflenerek reklam mı avlanıyor? Bilmiyorum….

 Kaldı ki bir blogun neden ilgi çekeceğini de anlayamıyorum. “Şuraya gittik, şunu yaptık, bunu yaptık… Burçem çikolatalı dondurma yerken nanik yaptı… Ammar  takke taktı, ne şirin türbanın var… Nasıl içtik dün gece! Bu sene Tanzanya modası… Vizyondaki filmleri kes kopyala yapıştır tanıtalım…” gibi konular neyi hedefler? Hayır aslında bu konuşlarla ilgili bedava internet alanlarının olması iyi bir şey… Belki böyle bir imkan olmasaydı ülkede yazı hiç gelişmezdi. Gerçi şimdi gelişiyor mu o da ayrı bir konu ama…

Şahsen… Benim bir bonzaim var. Yerli üretim olduğundan ucuz gelmiş yapı markete, çok sevimli olduğundan , ( yani bonzai, kız kardeşim de sevimlidir de o bakımdan…)kız kardeşim bana hediye almış, sağ olsun Güneş görmek istiyormuş galiba.. Tabii kendisi söylemedi ama yaprak dökmesinden biz öyle anladık. Bir bonzaiyle  siyaste konuşamazsın ki… Özür dilerim! Çok özür dilerim! Haklısınız, elbette!

Eskiden derin mevzulara dalıyordum,  deli saçması muamelesi görüyordu… Şimdi hakkıyla saçmalayayım da Hakkı’yı da gücendirmeyeyim…